18. Ceza Dairesi 2015/33952 E. , 2016/2072 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ..."ün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 125/1.43, 62. maddeleri uyarınca 3 ay 3 gün hapis ve 30 gün hapis cezalan ile cezalandırılmasına, Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2009 tarihli ve 2009/43-514 sayılı ilâmı tekerrüre esas teşkil ettiğinden cezasının anılan Kanun"un 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir 11. Sulh Ceza Mahkemesinin (Kapatılan) 05/02/2014 tarihli ve 2012/542 esas 2014/121 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/06/2015 gün ve 202499 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “1-Sanığın tekerrüre esas alınan Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2009 tarihli ve 2009/43-514 sayılı ilâmına konu 1.800 Türk lirası ve 40 Türk lirası adlî para cezasının, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 305/1-son. maddesi uyarınca kesin olması karşısında, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
2-Sanığın adli sicil kaydına göre daha önce hapis cezasına mahkumiyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, tehdit suçundan hükmedilen 30 gün adli para cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 50/3. maddesi uyarınca seçenek yaptırımlara çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
a) Tehdit suçundan verilen 30 gün hapis cezasında TCK"nın 50/3 maddesinin uygulanmamasına ilişkin talebin incelenmesinde:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 1. fıkrasında, kısa süreli hapis cezasının suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, maddede sayılan seçenek yaptırımlara çevrilebileceği düzenlenmiş, aynı Kanun"un 3. fıkrasında ise, "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." hükümlerine yer verilmiştir.
İncelenen somut olayda; anılan Kanun hükümleri dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeye göre, suç tarihinden önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanığa, 5237 sayılı TCK"nın 106/1-2. cümle maddesi uyarınca verilen 30 gün hapis cezasının, TCK"nın 50/3. maddesindeki amir hüküm gereğince, anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi zorunluluğu gözetilmeden, hapis cezasına mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
b) Tekerrür uygulanmasına ilişkin talebin incelenmesinde ise:
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında, "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır." hükmüne yer verildiği,
5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK"nın 305/2 maddesinde, (Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarihli ve 2006/65 E, 2009/114 K. sayılı iptal kararı öncesi) "İki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, temyiz olunamaz." Aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise, "Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay"a başvurulabilir." hükümleri yer almaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2009 tarih ve 2009/2-115 sayılı kararında da, "5237 sayılı TCK"nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde "Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmüne yer verilmesine karşın, "Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lirayı (2.000 TL"yi) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir" denilerek, Anayasa Mahkemesinin CMK’nın 305/2. maddesine yönelik iptal kararının yürürlüğe girdiği 07/10/2010 tarihi öncesinde, hangi hükümlerin kesin nitelikte olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.
İncelenen dosyada, 5237 sayılı TCK"nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınan ilamın, Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/06/2009 tarihli ve 2009/43 esas, 2009/514 sayılı kararıyla, sanığa "suç eşyasının kabul edilmesi veya satın alınması" suçundan verilen ve 10.06.2009 tarihinde kesinleşen 1800 ve 40 TL adli para cezalarına ilişkin olduğu görülmektedir.
Söz konusu mahkumiyetin, hüküm tarihi itibariyle (2.000) lirayı aşmayan kesin nitelikteki adli para cezasına ilişkin olması nedeniyle, koşulları oluşmadığı halde sanık mükerrir kabul edilerek seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesi ve hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünceler yerinde görüldüğünden,
1- İzmir 11. Sulh Ceza Mahkemesinin (Kapatılan) 05/02/2014 tarihli ve 2012/542 esas. 2014/121 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 08.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.