Esas No: 2020/5208
Karar No: 2022/1254
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5208 Esas 2022/1254 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5208 E. , 2022/1254 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 13.02.2019 tarih ve 2018/130 E- 2019/47 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kısmen kabulüne dair ...Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.12.2019 tarih ve 2019/1077 E- 2019/1438 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2022 günü hazır bulunan davacı asil ... ile vekili Av. ... ile davalılardan asil ... ile vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının ...İli, .... İlçesi, ...Mahallesi, (192) ada, (54) parselde kayıtlı taşınmaz ile taşınmaz üzerinde bulunan ahır, iki katlı konut, çiftlik binası, samanlık ve tarladan ibaret (8.573,32) m²'lik taşınmazını, bir bütün halinde 16.10.2017 tarihli satış sözleşmesi ile davalı tarafa sattığını ve tapuda devrini yaparak teslim ettiğini, anlaşma gereği, satış bedelinin bir kısmının ödendiğini, kalan 460.000,00 TL'nin bugüne kadar ödenmediğini, bu nedenle davacının, davalılar hakkında Hendek İcra Dairesi'nin 2018/521 esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, davalıların, yapılan işbu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, icra işlemlerinin yapılamadığını iddia ederek davalılar tarafından haksız yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalılar aleyhine %20'den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı ile davacı arasında 16.10.2017 tarihinde sözleşme yapıldığını, ancak taksitle ödeme şartı üzerinde anlaşılamadığından, davalının taşınmaz bedelini nakden ödeme kararı aldığını, bunun üzerine tarafların Hendek Tapu Müdürlüğü'ne giderek resmi şekilde devir işlemlerini yaptıklarını, tapu memuru huzurunda resmi şekilde düzenlenen senet ile davalının satış bedelini, nakden ve tamamen ödediğini, davalının, taşınmaz satış bedelinin tamamını ödemesine rağmen, davacı tarafından 460.000,00 TL'lik kısmın ödenmediği iddiasında bulunulduğu, davalı hakkında haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve resmi senet incelendiğinde davalının, davacıya herhangi bir borcu olmadığının anlaşılacağını savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatı istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, resmi senette 16.10.2017 tarihinde yapılan satışta taşınmazın değerinin 1.500.000,00 TL olarak belirlendiği, bedelin nakden ve tamamen alındığının davacı tarafça kabul edildiği, taraflarca birlikte imza altına alındığına ilişkin resmi şekilde yapılmış senedin mevcut olduğu, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde tarafların edimlerini aynı zamanda ifa ettikleri yönünde karine mevcut olup, bu karinenin aksini iddia eden davacının sözleşmeden kaynaklanan bakiye alacağının kaldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı ... vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, somut olayda, davacı ve davalı ... arasında 16.10.2017 tarihinde tapuda resmi şekilde taşınmaz alım-satımı yapıldığı, satış bedelinin 1.500.000,00 TL olduğu hususlarının tartışmasız olduğu, uyuşmazlığın, tapuda resmi satışı yapılan taşınmazın, bakiye 460.000,00 TL'lik bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, tapuda resmi senedin düzenlendiği ve taşınmaz devrinin yapıldığı, aynı tarihli yazılı bir sözleşmenin, resmi satıştan önce davacı ve davalı ... arasında düzenlenerek imzalandığı, davalı vekilinin cevaplarında, bu sözleşmenin imzalandığını doğruladığı, ancak, davalının taksitli ödemeden vazgeçerek, tapuda satış bedelinin tamamını ödediğini beyan ettiği, adi yazılı şekilde düzenlenen ve tarafların imzalarını taşıyan sözleşmede, taşınmazın satış bedeli 1.500.000,00 TL olarak belirlendikten sonra, bu bedelin 867.500,00 TL'sinin T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye ödendiği, 122.000,00 TL'sinin nakit ödendiği, 50.000,00 TL'sinin borca karşılık Mücahit Keleşoğlu'na ödendiği, 80.000,00 TL'sinin 20.10.2017 tarihinde ve 380.000,00 TL'sinin de 06.11.2017 tarihinde ödeneceğinin yazılı olduğu, davacının, bakiye satış bedeli olarak talep ettiği 460.000,00 TL'nin, davacı ve davalı ... arasındaki adi yazılı sözleşmede belirtilen tarihlerde ve resmi satış tarihi olan 16.10.2017 tarihinden sonra ödenmesi kararlaştırılan taksit ödemeleri olduğu, davacı ve davalı ... arasında imzalanan 16.10.2017 tarihli yazılı sözleşmenin, hukuki niteliği itibarıyla bir inanç sözleşmesi olduğu, davacının, yazılı inanç sözleşmesi ile satış bedelinin tamamının ödendiğine ilişkin resmi akit tablosunun aksini ispatladığı, bu durumda, satış bedelinin tamamını ödediğini savunan davalı ...’in, bu iddiasını miktar itibarıyla 6100 sayılı HMK'nın 201. maddesi uyarınca, yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu, davalı ... tarafından, satış bedelinin tamamının ve dolayısıyla dava ve takip konusu olan bakiyesinin ödendiğine ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı, bakiye bedelin ödendiğine ilişkin bir kısım tanık beyanları mevcut ise de, savunmanın miktar itibarıyla tanık deliliyle ispatının yasal olarak mümkün olmadığı, davalı ... tarafından açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, şu hale göre, ispat yükü kendisinde olan davalı ... tarafından, bakiye satış bedelinin ödendiği ispatlanamadığından, bu davalı hakkındaki davanın, asıl alacak yönüyle kabul edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi’nce belirtilen hususlar gözetilmeksizin, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, bu nedenlerle, davacı vekilinin takipte talep edilen asıl alacak yönünden istinaf başvurusunun yerinde olduğu, ulaşılan sonuca göre ise davalı ... vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, davalı ...’in takipten önce temerrüde düşmemiş olması nedeniyle takipten önce işlemiş temerrüt faizinin talep edilemeyeceği, bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun da takipte istenen işlemiş faize ilişkin yönüyle kısmen reddine karar verildiği, dava konusu alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine takipteki asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmolunması gerektiği, ..., takipte borçlu ve davada da davalı olarak gösterilmiş ise de, taşınmaz satışının, davacı ve davalı ... arasında yapıldığı, 16.10.2017 tarihli yazılı sözleşmenin de aynı taraflar arasında yapıldığı, anılan davalının ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmadığı, bu nedenle, takip ve dava ehliyeti ile taraf sıfatının bulunmadığı, bu davalı hakkındaki davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği, kabule göre ise davacının açıkça yemin deliline dayanmasına rağmen yemin delilinin hatırlatılmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalı ...'ın Hendek İcra Dairesi'nin 2018/521 esas sayılı dosyasında asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibe 460.000,00 TL asıl alacak üzerinden devam edilmesine, takibe kadar işlemiş faiz yönüyle fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak tutarı 460.000,00 TL'nin % 20'si oranında (92.000,00 TL) icra inkâr tazminatının, davalı ...'dan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... hakkında açılan davanın HMK'nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ...’ın temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 25.616,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına, 24/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.