18. Ceza Dairesi 2015/33381 E. , 2016/2062 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/12/2014 tarihli ve 2014/121444 soruşturma, 2014/85569 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/03/2015 tarihli ve 2015/40 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/10/2015 gün ve 320815 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; şüphelinin sosyal paylaşım sitesi olan twitter hesabı üzerinden müştekiye yönelik hakarette bulunduğunun iddia edilmesi karşısında, şüphelinin mesajları paylaşan kişi olduğunun tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, şüphelinin İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1186 esas sayılı davasının 18 Aralık 2014 tarihli duruşma tutanağı ile ABD Newyork eyaletinde gerçekleştirilen 27 Temmuz 2014 tarihli Madison Suquare Garden"ba boks maçına ilişkin kendisinin de bulunduğu fotoğrafın sosyal paylaşım sitesi üzerinden paylaşılmasının sadece şüpheli tarafından gerçekleştirilebilecek eylem olduğu, kaldı ki hakaret suçunun işlendiği iddia olunan twitter hesabının bağlı olduğu mail adresinin şüphelinin sahibi olduğu şirkete ait olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, belirtilen hususlar kapsamında şüpheliye isnat edilen suça ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar her türlü delilin resen ve etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; şüpheli ..."ın çektiği filmin, dağıtım şirketi sahibi müşteki tarafından dağıtımının yapıldığı ve taraflar arasında bu anlaşmadan kaynaklanan borç ilişkisi nedeniyle husumet bulunduğu, müşteki vekilinin savcılığa sunduğu şikayet dilekçesinde, şüphelinin "sgokbakar" isimli twitter adresinden müvekkiline “lan sen ne uyuz bir adamsın sen tam dayaklıksın asıl, 25 milyonumu çalmışsın hala maç yorumu yapıyorsun utanmaz” ve “Bir de hala din, Allah, kitap, çaldığın 25 milyonun hesabını ver, karına kızına yedirdiğin haramın hesabını ver, utanmaz” şeklinde hakaret içeren yazılar paylaştığını, belirterek şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, şüphelinin söz konusu twitter adresinin kendisine ait olmadığını ileri sürerek atılı suçu inkarı, hakaret suçu nedeniyle ABD"nin "IP" tespitine cevap vermediği ile şüphelinin mesajları paylaşan kişi olduğunun tespitinin mümkün olmadığı ve yapılacak başka bir işlem kalmamasından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki vekilinin itirazı üzerine de mercii İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği"nin itirazın reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Soruşturma dosyasının incelenmesinde, şüpheli tarafından yazıldığı ileri sürülen twitlerin ulusal gazetelerde haber yapıldığı, müşteki vekili tarafından şüphelinin aynı twitter hesabından yaptığı başka paylaşımların çıktılarının dosyaya sunulduğu, bu kapsamda şüphelinin ABD"deki bir boks maçında çektirdiği resminin bu hesaptan paylaşıldığı, yine taraflar arasında görülen bir başka ceza davası nedeniyle şüphelinin aynı hesaptan dava ile ilgili bilgi paylaştığı, ayrıca şüphelinin aynı twitter hesabından aldığı hediyeleri ve yeğeninin fotoğraflarını paylaşmış olduğu, twitter hesabının bağlı olduğu mail adresinin de şüphelinin sahibi olduğu şirkete ait olduğu hususları birarada değerlendirildiğinde; CMK"nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli ... hakkında hakaret suçundan iddianame düzenlenebilmesi için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu, şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırı bulunmuştur.
Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/03/2015 tarihli ve 2015/40 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 08.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.