18. Ceza Dairesi 2015/10223 E. , 2016/2060 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 125/1-4, 62/1 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri gereğince 1.740,00 ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 58/6. maddeleri gereğince cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezalarının infazından sonra 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair, Kahramanmaraş 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 23/10/2013 tarihli ve 2013/184 esas, 2013/959 sayılı iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/06/2014 gün ve 231110 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 11/07/2011 tarihli ve 2009/9361 esas, 2011/12333 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun"un 50/5.maddesinde; "uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir" denilmektedir. Aynı Kanun"un 58.maddesinde ise tekerrür hükmünün uygulanması koşulları açıklanmıştır. Anılan 58.maddenin düzenleniş biçiminde hapis ve adli para cezası ayrımı yapılmammış olmakla birlikte, 6.fıkra uyarınca cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin hükmün infaz biçimini düzenleyen 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 108.maddesinde, bu infaz şeklinin yalnızca hapis cezalarına ilişkin bulunduğunun anlaşılması ve aynı Kanun"un adli para cezalarının infaz yöntemini gösteren 106.maddesinde de mükerrirlikle ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği gözönüne alındığında, Mahkemesince hükmolunan adli para cezalan nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; Giresun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2012 tarihli kararıyla, sanık hakkında adli para cezasıyla birlikte TCK"nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği ancak yoklukta verilen bu kararda kanun yolu bildiriminin, hükmolunan para cezalarının miktarına göre kesin olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkemenin güvenlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı CMK’nın 223/1. maddesi uyarınca hüküm niteliğinde olduğundan, temyiz kanun yoluna tabidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.2005 gün ve 140/143 sayılı kararında, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirlerinin, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracağı belirtilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.07.2009 tarih ve 2009/7-133 esas, 2009/204 sayılı kararına göre de; yasa yolunun yanlış gösterilmiş olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkını” düzenleyen 6. maddesi ile bu hakkın kapsamına yeni bir yorum getiren, Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokolün 2. maddesine, 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın 40/2. maddesine ve 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ile 232/6. maddelerine açıkça aykırılık oluşturduğundan, belirtilen durumun 5271 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni sayılması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Bu kararda, “5271 sayılı CMK’nın 40. maddesindeki açık düzenleme uyarınca, yasa yolunun yanlış bildirilmesinin, hiç bildirilmemesi ile eş değerde olduğu nazara alınarak bu durumun eski hale getirme nedenini oluşturduğu kabul edilmeli, bu yola başvurabilmelerinin sağlanması açısından eksikliği gidermeye yeterli meşruhatlı duyuru ile taraflar bilgilendirilmelidir.” şeklindeki gerekçeyle, yasa yolu bildiriminin usulüne uygun yapılmadığı durumlarda hükümlerin kesinleşmediğine karar verilmiştir.
Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan hükümde, yasa yolu bildiriminin taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, yasa yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi gerçekleştirilerek, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 08.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.