18. Ceza Dairesi 2015/12483 E. , 2016/2056 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ... "nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 123/1, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair, Sulh Ceza Mahkemesinin 07/11/2013 tarihli ve 2013/173-779 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2014 gün ve 231556 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı suçtan dolayı hakkında verilen 2 ay 15 gün hapis cezasının Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/206-441 sayılı ilamı gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Kanun"un 58/2-b. maddesindeki " Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;…Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz." şeklindeki düzenleme karşısında, önceki hapis cezasının infaz tarihi olan 05/03/2009 ile sonraki suçun işlendiği 03/02/2013 tarihleri arasında 3 yıllık sürenin geçtiği gözetilmeksizin, sanık hakkında mükerrirlere özgün infaz rejiminin uygulanmasına yönelik karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/11/2013 tarihli kararıyla 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2007 tarihli ve 2007/206-441 sayılı ilamı tekerrüre esas olduğundan, sanık hakkında TCK’nın 58/6-7 ve Ceza İnfaz Kanununun 108. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen kararın süresinde temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, kararın infaz aşamasında, tekerrür hükmüne yönelik olarak kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Mahkemece mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulamasına esas alınan ilamın, tekerrür şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK"nın “suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinde;
“(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz…
(6) Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir...” hükümlerine yer verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 gün ve 57-74 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Bu düzenlemelere göre, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceden işlenen bir suç nedeniyle mahkum edilmiş olma, bu hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi ve yeni suçun belirli süreler içerisinde işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece tekerrüre esas alınan ilamın, Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2007 tarihli ve 2007/206-441 sayılı ilamı olduğu, bu ilamın 30/06/2008 tarihinde kesinleştiği, 05/03/2009’da infaz edildiği, cezanın TCK m.86/2, 86/3-a maddeleri gereğince 6 ay hapis cezası olduğu anlaşılmaktadır. İnceleme konusu dosyadaki suç 03/02/2013 tarihinde işlenmiştir. Sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanabilmesi için sanığın suçu 05/03/2009 ile 05/03/2012 tarihleri arasında işlemesi gerekmektedir. Sanık ikinci suçu 03/02/2013 tarihinde işlemiş olduğu için sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ... hakkında, Sulh Ceza Mahkemesinin 07/11/2013 tarihli ve 2013/173-779 sayılı kararının, CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Karardaki hukuka aykırılık aynı Kanun maddesinin 4/d fıkrası gereğince Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin karardan ÇIKARILMASINA, karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 08.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.