Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/2705 Esas 2015/4945 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2705
Karar No: 2015/4945
Karar Tarihi: 30.04.2015

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/2705 Esas 2015/4945 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/2705 E.  ,  2015/4945 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, 03.12.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, davacıların 12.09.2013 tarihinde vefat eden muris ..."ın mirasını kayıtsız ve şartsız olarak reddettiklerini beyan etmeleri nedeniyle mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın ... hakkında kabulüne, diğer davalılar hakkında ise verilen kesin süreye rağmen temsil kayyımlığına ilişkin eksiklik yerine getirilmediğinden davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı ... temyiz etmiştir.
    HMK"nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
    Aynı kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
    Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.

    Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
    1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
    2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
    3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
    4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
    Somut olayda; mahkemece 09.12.2013 tarihli tensip tutanağı ile ilgili ..."a küçüklere ayrı ayrı temsil kayyımları atanması hususunda dava açıp mahkemeye bildirmesi için kesin süre verilmiş ise de usulüne uygun ihtarat yapılmamıştır.
    Bu durumda mahkemece, davacı tarafa yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda küçüklere ayrı ayrı temsil kayyımları atanması hususunda dava açıp mahkemeye bildirmesi için usulüne uygun kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, usul hükümlerine aykırı şekilde oluşturulan kesin süreye dair ara kararının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.