Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2009/9451 Esas 2010/3223 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/9451
Karar No: 2010/3223

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2009/9451 Esas 2010/3223 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2009/9451 E.  ,  2010/3223 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları aracın trafik kazası sonucu müvekkiline ait araçta hasara neden olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL.nın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile 1.750,00 TL.nın 24.3.2007 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    1- Mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararında “davanın kısmen kabulü ile 4.900,00 TL.nın” tahsiline karar verilmiş olmasına karşın, gerekçeli kararda “davanın kısmen kabulü ile 1.750,00 TL.nın” tahsiline karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
    T.C.Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı, yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecek-
    tir. HUMK. nun 382.maddesi gereğince, sonradan yazılacak gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.4.1992 gün ve ... Esas, 1992/4 Karar sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni olacağının içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş; bozmadan sonra, hakimin önceki kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişikliği kaldırmak kaydıyla, vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir.
    2- Bozma şekli ve nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 8.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.