14. Hukuk Dairesi 2016/12154 E. , 2020/669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.01.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesinin verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın HMK"nın 119/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 10.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesinin iptaliyle yenisinin verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, muris ...’in 08.01.1993 tarihinde bekar ve çocuksuz öldüğünü, murise ait Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/938 Esas, 2011/323 Karar sayılı mirasçılık belgesinde mirasın tamamının davacının murisi olan ..."a verilmesi gerekirken hatalı olarak 1/2 payın ..."a, 1/2 payının ise muris ..."in baba tarafından hala ve amca çocuklarına verildiğini belirterek Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/938 Esas 2001/1323 Karar sayılı veraset ilamının iptali ile yeni bir mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde, Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen mirasçılık belgesine göre muris ...’in çift vatandaşlığı bulunmayıp Alman vatandaşı olduğunu, bu sebeple mirasçılarının Alman Hukukuna göre belirlendiğini, yasaya aykırı olarak hiçbir hususun olmadığını, davacının dayanağı olan Bergama Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1-14 Esas- Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, HMK"nın 119. maddesi uyarınca davalıların adreslerinin dava dilekçesinde yer alması gerektiği halde adreslerin bildirilmediği, bu konuda verilen kesin süreye rağmen eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle davanın HMK"nın 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK"nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, mahkemece 24.07.2014 tarihli ön inceleme tensip tutanağının 11 nolu ara kararıyla davacı vekiline iptali istenen veraset ilamında mirasçı olarak tespit edilenlerin tamamını davaya dahil etmesi ve adreslerini bildirmesi için iki haftalık süre verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili 18.09.2014 havale tarihli dilekçesiyle 17 kişinin ismini bildirmiş, ilgililerin nüfus kayıtlarının celbi ve tespit edilecek olan MERNİS adreslerine dava dilekçesinin ve dahili dava dilekçesinin tebliğini talep etmiştir. 30.09.2014 tarihli ön inceleme tutanağının 2 ve 3 numaralı ara kararlarıyla davacı vekiline açıklamalı tebligat yapılarak dahili davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın adreslerini bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verilmesine aksi takdirde HMK" nın 119/2 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılacağının ihtarına, öldüğü bildirilen ..."ın veraset ilamını alması ve davaya dahil etmesi için yetki ve süre verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili 29.11.2014 tarihli dilekçesinde davacı ..., dahili davalılar ..., ... ( ... ), ..., ..., ..., ... ve ...’ın TC kimlik numaralarını da belirterek, anılan kişilerin UYAP sistemine kaydının yapılarak MERNİS adresinin tespitini, aksi taktirde MERNİS adresinin tespiti için nüfus müdürlüğüne müzekkere yazılmasını ya da bu hususta taraflarına yetki verilmesini, ...’ın mirasçılık belgesinin çıkartılabilmesi için de taraflarına yetki belgesi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 02.12.2014 tarihli süre uzatım kararıyla davacı vekiline dahili davalıların adreslerinin bildirilmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiş, 10.04.2015 tarihli ön inceleme tutanağıyla da davacı vekiline dahili davalıların adreslerini bildirmesi için iki haftalık kesin süre verildiğine dair tebligat yapıldığı halde bildirmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı taraf üzerine düşen adres araştırma yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen adresi tespit edilemeyen dahili davalıların adreslerinin mahkemece araştırılması, tespit edilen adreslerine dava ve dahili davalı dilekçelerinin tebliğ edilmesi geçerli ve yeterli bir adres tespit edilememesi halinde varsa adrese dayalı kayıt sisteminde bulunan adrese tebligat yapılması burda da adres kayıt bilgisi bulunmaması halinde ilan yoluyla tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.