8. Hukuk Dairesi 2018/4872 E. , 2019/3164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; vekil edeninin 27/10/2011 tarihinde dava konusu taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın önceki maliki olan davalılardan ..."ın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/4 Esas sayılı dosya ile tapu iptali ve tescil davası açtığını ve bu davanın reddedildiğini, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/77 Değişik İş sayılı dosyası ile taşınmazı davalıların kullandığının tespit edildiğini fakat ecrimisilin belirlenmediğini belirterek, dava konusu taşınmaza davalıların el atmasının önlenmesini, 27/10/2011 tarihinden itibaren belirlenecek ecrimisil bedelinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan ... vekili; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/4 Esas ve 2013/304 Karar sayılı dosyasında bulunan 05.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda arsa değerinin 24.480 TL, evlerin değerinin ise toplam 69.768 TL olduğunun tespit edildiğini, evlerin değeri daha fazla olduğundan el atmanın önlenmesi talebinin yerinde olmadığını ve davalının kullanımının haksız olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile davalının el atmasının önlenmesine ve 1000 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 120. maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16.maddesi uyarınca dava değerinin el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinde öngörüldüğü şekilde işlemlerin yerine getirilerek gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.
Bilindiği üzere; Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanun"un 32. maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının el atmanın önlenmesi isteği yönünden harç yatırmaksızın dava açtığı ve yargılama sırasında taşınmazın değeri belirlenerek harç ikmal edilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacıdan dava değerini açıklattırılmasına müteakip peşin harcın ikmal edilmesi, daha sonra keşfen saptanacak dava değeri üzerinden harcın tamamlanması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek davanın harçsız görülmesi sonucunu doğuracak şekilde işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.