10. Hukuk Dairesi 2015/22345 E. , 2016/387 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ankara 20. İş Mahkemesi
Tarihi :15.09.2015
No :2015/1016-2015/355
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı K.. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 17.04.2006 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 01.11.2008 tarihinde kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen 01.11.2008-01.07.2014 dönemine ilişkin aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü
./..
öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; Davalı ve eşinin anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında davalı ve eşinin yazılı adreslerinin aynı yer olduğu; 07.05.2014 tarihli ve 73 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamında alınan davacı oğlu ve boşanılan eşin yaklaşık üç yıldır denetim yapılan Yenimahalle/Ankara adresinde kaim sitede birlikte ikamet ettiklerine, konutun boşanılan eş Kamil"e kiralandığına, site yönetim toplantısına boşanılan eşin de katıldığına yönelik komşuların imzalı beyanları; davacı ve eşinin boşandıkları dönemi kapsayan süre içerisinde 2011 yılından itibaren kendi tedavileri amacıyla Ankarada bulunan çeşitli sağlık merkezlerine başvurduklarına ilişkin Medula kayıtları; boşanılan eşin 01.01.2012 tarihinde davacının fiilen oturduğu sabit, denetim yapılan Yenimahalle/Ankara adresine taşındığına ilişkin Adres Bilgileri Raporu; davacı tanıklarının, davacı ve eşinin boşandıklarından haberleri olmadıklarını yönelik mahkeme huzurunda alınan yeminli beyanları, birlikte nazara alındığında artık tespit edilen hususların davacı yanca ileri sürülen sebeplerle açıklanamayacağı, bu itibarla davalı K.. tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği, 5510 sayılı Yasanın 56 ve 96. maddelerine göre ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin yerinde olduğu, burada davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı K..vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi