Esas No: 2020/7035
Karar No: 2022/1366
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7035 Esas 2022/1366 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7035 E. , 2022/1366 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29.11.2017 tarih ve 2016/409 E. - 2017/434 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.07.2020 tarih ve 2019/271 E. - 2020/591 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından 01.12.2015 tarihinde “İZMİR KAHVE FESTİVALİ” ibareli başvurunun tescilinin talep edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı davacının YİDK nezdindeki itirazının 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve 7/1-a bendi uyarınca tanımlayıcılık ve ayırt edicilikten yoksunluk gerekçesiyle reddedildiğini, YİDK kararında “bir daire içinde yazılmış münhasıran “izmir kahve festivali” ibaresi olarak belirtilen işaretin gerçekte fincanın bırakacağı kahve lekesi biçiminde oluşturulmuş sade fakat özgün bir işaret olduğunu, ayrıca yine davacı adına tescilli “istanbul coffee festival” markasında da aynı işaretin kullanıldığını, işaretin gerek biçimsel gerekse davacı şirketin kendisi ile özdeşleşmiş ve kullanımı sonucu ayırt edici nitelikleri haiz olduğunu, başvuruya konu marka içinde “izmir” sözcüğünün geçiyor olmasının başvurunun reddine gerekçe gösterilemeyeceğini, bir daire içine yazılmış “istanbul coffee festival”, “coffee festival”, “istanbul coffee guide” markalarının davacı adına tescil edildiğini, bu markalarda olduğu gibi başvuruya konu marka için de tescil kararı verilmesi gerektiğini, 556 sayılı KHK’nın 7/II maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanan işaretlerin tescilinin reddedilemeyeceğini, davacı şirketin “istanbul coffee festival” markası ile özdeşleştiği ve bu marka ile ülke genelinde tanınmış bir şirket olduğu, davacının bu vasfı göz önünde bulundurulduğunda “izmir kahve festivali” ibareli marka için davacının tanınmışlığının markanın kullanımında ayırt edicilik özelliğini tek başına dahi sağladığını ileri sürerek 27.09.2016 tarihli ve 2016-M-9127 sayılı YİDK kararının iptaline, tescil işlemlerinin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 5. maddesinde yer alan kriterleri sağlamadığını, bu bakımdan 7/1(a) maddesi kapsamında değerlendirildiğini, ayırt ediciliğinin olmadığını ve benzer şekilde 7/1-c maddesi kapsamında ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek veya sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren marka olarak değerlendirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere, tüm dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre, “İZMİR KAHVE FESTİVALİ" ibaresinin "35.01. sınıf: ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, 35.05. sınıf: müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.); 41.02. sınıf: sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri ve 41.03. sınıf: spor, kültür ve eğlence hizmetlerine (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil)" ilişkin bir tanımlama olduğu, bu ibarenin bir bütün olarak belirtilen hizmetler bakımından herkesin kullanımına açık, tanımlayıcı anlam ve ifadeler içerdiği, doğrudan hizmetlerin niteliğine ilişkin bir algı yarattığı, ibarenin bir bütün olarak vasıf bildirici ve ticaret hayatında herkesin kullanımına açık bulunduğu; normal düzeyde bilgilendirilmiş ve makûl ölçüde dikkatli ve düşünceli, markayı ve ürünleri/hizmetleri bir bütün olarak algılama olanağı bulunan, malların/ürünlerin ortalama düzeydeki yararlanıcı/tüketici kitlesinin tamamına yakınının hiçbir özel zihni çabaya mahal kalmadan ve doğrudan doğruya, "İZMİR KAHVE FESTİVALİ" işaretini gördüğünde ve duyduğunda bu işareti doğrudan ürünlerin bir vasfı olarak algılayacağı; işaretin, başvuru kapsamında yer alan "35.01.- 35.05. 41.02. ve 41.03. sınıf hizmetler bakımından soyut ve somut olarak ayırt edicilik vasfının bulunmadığı, işaretin kullanımla ayırt edicilik kazandığına ilişkin bir kanıt da bulunmadığı, ancak başvuru konusu işaretin 35.01.- 35.05. 41.02. ve 41.03. sınıf hizmetler haricindeki mal ve hizmetler için münferit unsurlardan ziyade bir bütün olarak bıraktığı genel intibâı nazara alındığında marka olarak tescilinin mümkün olduğu, doğrudan doğruya ve derhal ürün ve hizmetlerin bir niteliğini, cinsini ve çeşidini belirtmediği; adını hiç bildirmediği; aynı nedenle bir yanıltıcılık doğurmasının da olanaksız bulunduğu; yani başvuru konusu işaretin kapsamındaki bu ürün ve hizmetlerin hem simgesel ve hem de işletmesel kökenini ifadeye soyut olarak elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne Türk Patent YİDK'nın 2016/M-9127 sayılı kararının; "35.01. Sınıf: ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, 35.05. Sınıf: müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 41.02. Sınıf: sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri ve 41.03. Sınıf: spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil)" haricinde kalan mal ve hizmetler bakımından iptaline, sair yönlerden iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
Hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu başvurunun, başvuru kapsamında yer alan "35.01., 35.05. , 41.02. ve 41.03. sınıf: hizmetler yönünden tanımlayıcı nitelikte olduğu, bu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK'nın 7/1-c maddesi koşullarının oluştuğu, aynı maddenin son fıkrası uyarınca başvuruya kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği, davacının seri marka iddiasının da yerinde olmadığının anlaşıldığı; 556 sayılı KHK'nın 7/1-a maddesinde, 5. madde kapsamına girmeyen işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğinin düzenlendiği, KHK'nın 5. maddesinde "Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir." düzenlemesine yer verildiği, bu madde kapsamında tanımlanan ayırt ediciliğin, soyut ayırt edicilik olarak kabul edildiği, bir işaretin soyut ayırt ediciliğinin varlığının kabul edilebilmesi için işaretin belli bir bütünlük arz etmesi gerektiği, yani, işaretin fark edilebilir, bir bütün olarak tanınabilir, sınırlarının tespit edilebilir olması anlamına geldiği, bu nedenle, işaretin tüketici tarafından uzun incelemeler sonucu anlaşılabildiği hallerde işaretin bütünselliğinden söz edilemeyeceği, bir markanın ayırt edici niteliğe sahip olduğundan bahsedebilmek için, bu markanın tescili talep edilen malların veya hizmetlerin belirli bir işletmeden kaynaklandığını göstermesi ve bu şekilde malların diğer işletmelerin mallarından ayırt edilmesini sağlaması, diğer deyişle markasal algı yaratması gerektiği, 556 sayılı KHK'nın 7/1-c maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların tescilinin mümkün olmadığı, bir işaretin anılan bu madde kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerektiği, başvuru konusu işaretin yer yer kalınlaşıp inceleşen daire şeklinin içinde yazılmış "İZMİR KAHVE FESTİVALİ" ibaresinden oluştuğu, ortalama tüketici nezdinde İzmir'de düzenlenen kahve festivali olarak algılanacağından, markanın tescili talep edilen malların veya hizmetlerin belirli bir işletmeden kaynaklandığını göstermesini ve bu şekilde malların diğer işletmelerin mallarından ayırt edilmesini sağlamasının söz konusu olmadığı dolayısıyla dava konusu başvurunun markasal algı yaratmayan bir ibare olduğu, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bu ibareyi gören ortalama düzeydeki tüketici kesiminin bu ibareyi kahve konusunda sosyal ve kültürel bir tanıtım ya da festival yerini gösteren bir işaret olarak algılayacağı, Kurum kararının yerinde olduğu, başvuruya kullanım yoluyla da ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği kanaatine varıldığı, aksi yönde kanaat bildiren bilirkişi raporuna itibar edilmediği, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 29/11/2017 gün ve 2016/409 E. - 2017/434 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 01/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.