19. Ceza Dairesi 2015/12910 E. , 2017/7556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 1219 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
1-) Açılan kamu davasının niteliğine göre, 1219 sayılı Kanun"un 41. maddesinde öngörülen suçla korunan hukuki yararın kamu sağlığı, suçun mağdurunun ise toplumu oluşturan bütün bireyler olduğu, diş tabibi olmadığını bildiği kişiye tedavi yaptıran kişilerin ise suçun mağduru değil konusu oldukları cihetle gerçek kişi şikayetçilerin; suçun failinin diploması olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu, bu nedenle katılan sıfatıyla açılan davaya katılma haklarının bulunmadığı,
Öte yandan, Kanunda davaya katılma hak ve yetkileri açıkça yazılı olmayan ve suçtan doğrudan zarar görmeyen İl ve İlçe Sağlık Müdürlüğü veya Diş Tabipleri Odası gibi tüzel kişi kurumların davaya katılma ve hükmü temyize yetkileri bulunmadığı gözetilmeksizin, mahkemece İl Sağlık Müdürlüğü ve şikayetçi ..."nın kamu davasına katılan olarak kabul edilmesiyle, katılan idare lehine vekalet ücretine hükmolunması,
2-) Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı
hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu ve TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükümden vekalet ücretine ilişkin (3-) numaralı fıkranın tamamen çıkartılması ile yine TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin (1-) numaralı paragraftaki ilgili kısmın çıkartılıp, yerine ""24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararı da gözetilerek, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına," ve “sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan şartla salıverilme tarihine kadar, alt soyu dışındakiler yönünden infaz tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ ibaresinin eklenmesiyle, başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.