Esas No: 2020/7297
Karar No: 2022/1363
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7297 Esas 2022/1363 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı şirketin ticaret unvanının müvekkil şirketin ticaret unvanıyla aynı olması sebebiyle müvekkil şirket tarafından davalıya ihtarname gönderildiği belirtilerek, davalının ticaret unvanına tecavüz ettiği iddia edilmiştir. Ancak, davalının ticaret unvanı ile müvekkil şirketin ticaret unvanı arasında karışıklığa sebep olacak bir durum olmadığı, şirketlerin faaliyet alanlarının ve kullandıkları logoların farklı olduğu, müşterilerin karışıklıklarını engelleyici ibareler bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları ise reddedilmiştir.
Kanun maddeleri:
- TTK 18. madde: Her tacir, kanuna uygun bir ticaret unvanı seçerek kullanmak zorundadır.
- TTK 43. madde: Ticaret unvanı zorunlu ve ihtiyari eklerden oluşur. Zorunlu unsurda şirket mevzuunun gösterilmesi ve şirket nev'inin yer alması gerekmektedir.
- TTK 45. madde: Ticaret unvanının diğer bir unvan ile ayırt edilmesi gerektiği hallerde ek yapılabilir.
- TTK 46. madde: Ticaret unvanını ayırt edici kılavuz sözcüklerinin tescil edilebileceği
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15.09.2020 tarih ve 2019/547 E. - 2020/332 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 17/07/1996 tarihinde kurularak tescil ve ilan edildiğini, müvekkilinin kullandığı ticaret unvanının, faaliyet alanı aynı olan davalı şirket tarafından da kullanılmaya başlandığını, bu durumun müşteriler açısından karışıklığa sebep olmakla birlikte aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili şirket ile davalı şirket arasında idari ve ekonomik anlamda bağlılık bulunduğu izlenimini yarattığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin tanınmışlığından karşılıksız yararlandığını, bu durumu gidermek için davalının ihtar edildiğini belirterek davalının müvekkili şirketin ticaret unvanına tecavüz eden eyleminin tespiti ile durdurulmasına, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan ''ÖZKİM'' ibaresinin çıkartılmasına, unvan değişikliğinin ticaret sicilde tescil ve ilan edilmesine, üzerinde Özkim yazan her türlü evrak, döküman ve diğer belgelerin imha edilmesine, hüküm özetinin ülke genelinde yayınlanan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK 18. maddesi gereğince her tacirin kanuna uygun bir ticaret unvanı seçerek kullanmak zorunda olduğunu, TTK 43. maddesi gereğince şirket unvanının, zorunlu ve ihtiyari eklerden oluştuğunu, zorunlu unsurda şirket mevzuunun gösterilmesi ve şirket nev’inin yer almasının gerektiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanında yer alan kimyevi maddeler sanayi ve dış ticaret limited şirketi ibaresi unvanın çekirdek kısmını oluşturken ÖZKİM ibaresinin TTK 46. maddesi gereğince ek olduğunu, davacı şirketin ticaret unvanın çekirdek kısmında '' Kimya San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.'' ibaresi yer aldığını, müvekkili şirketin
unvanı ile aynı olmadığını, şirketlerin kullandıkları logoların ve internet adreslerinin birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, müvekkili şirketin ticaret unvanı 18/09/2008 tarihinde tescil edilse de babasının hissedar olduğu aynı isimde benzer şirketi bulunduğunu, bu ana kadar müşteriler arasında karışıklık yaşanmadığını, şirketlerin adreslerinin farklı olduğunu, ''ÖZKİM'' ifadesi ile başlayan ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne kayıtlı bir çok şirket bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalının ticaret unvanı ile davacının ticaret unvanı arasında karıştırmaya sebep olabilecek nitelikte bir durum söz konusu olmadığı, davalı şirketin ''ÖZKİM'' ibaresi ile başlayan ticaret unvanının ekinde kullandığı ibareler ile davacı şirketin ''ÖZKİM'' ibaresinden sonra kullandığı ibarelerin birbirinden farklı olduğu, şirketlerin faaliyet konularının da farklı olduğu, iltibası engelleyici ibareler bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, tarafların ticaret siciline tescilli unvanlarının kılavuz sözcüğünün “ÖZKİM” ibaresi olduğu, bu ibare dışında kalan diğer kelimelerin ticari işletmenin faaliyet alanını belirten unvanın unsurlarından oluştuğu, 6102 sayılı TTK’nın 45. maddesi uyarınca sicilde tescilli ticaret unvanının diğer bir unvan ile ayırt edilmesi gerektiği hallerde ek yapılacağı, Kanun’un 52. maddesi uyarınca da unvana tecavüz halinde gerçek hak sahibinin tecavüz oluşturan ibarenin değiştirilmesi veya silinmesini talep edebileceği, tarafların ticaret unvanlarının ayırt edici klavuz sözcügünün “ÖZKİM” olduğu ve iltibasa yol açtığının sabit olduğu, davacı şirketin ticaret unvanını 17.07.1996 yılında tescil ve ilan ettirdiği, davalı şirketin ise 18.09.2008 yılında ticaret unvanını tescil ve ilan ettirdiği, işbu davanın 25.04.2014 tarihinde açıldığı, davalının ticaret unvanının tescilinden itibaren davacı şirket tarafından davalıya sadece 18.07.2012 tarihli ihtarname gönderildiği, bunun dışında unvanın kullanılmaması için herhangi bir girişimde bulunmayan ve makul süre içerisinde dava açmayan davacı şirketin sessiz kalmak suretiyle MK’nın 2. maddesi uyarınca dava hakkını yitirdiğinin kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 01/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.