Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/3191
Karar No: 2021/1054
Karar Tarihi: 21.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3191 Esas 2021/1054 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/3191 E.  ,  2021/1054 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tokat İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; Kurumdan yaşlılık aylığı almakta olan davalı ..."ın, yaşlılık aylığı talep tarihinden itibaren Almanya"da fiilen çalıştığını ve kesin dönüş şartını yerine getirmediğini, bu durumun 24.12.2010 tarihinde tespiti üzerine geriye doğru 10 yıl için aylığının yeniden hesaplandığını ve 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arasında davalıya 11.209,56TL yersiz fark ödeme yapıldığının anlaşıldığını, 3201 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre aylık tahsisi için aylık bağlanacak kişinin yurda kesin dönüş şartını yerine getirmesi gerektiğini, davalının yanlış beyanda bulunarak kusurlu davranışı ile Kurumu yanılttığını ileri sürerek davalıya yersiz ödenen 11.209,56TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalardaki beyanlarında davanın haksız olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduğunu belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemenin Birinci Kararı:
    6. Tokat İş Mahkemesinin 12.02.2013 tarihli ve 2011/671 E., 2013/33 K. sayılı kararı ile; davalının 3201 sayılı Kanun uyarınca yaptığı borçlanma sonrasında 20.10.1993 tarihli tahsis talebine istinaden 01.11.1993 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı, TR-4 olarak kodlanan ve yardıma hak kazandıran Alman sigortalılık sürelerini gösterir belgede davalının tahsis talep tarihi olan 20.10.1993 tarihinden sonra 31.12.1993 tarihinden 11.12.1996 tarihine kadar devreler hâlinde Almanya’da sigortalı çalışmasının bulunduğu, dolayısıyla kesin dönüş yapmadığından 01.11.1993 tarihinden itibaren davalıya bağlanan yaşlılık aylığının 3201 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince iptal edilmesi gerektiği, yurt dışı sigortalı çalışmasının sona erdiği tarihin yurda kesin dönüş ve tahsis talep tarihi olarak kabul edilerek, kesin dönüş şartı gerçekleştiğinden davalıya yeniden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği, davacı Kurumca davalıya 01.01.2001 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davalının 3201 sayılı Kanun hükümleri kapsamında kesin dönüş koşulunu yerine getirmeden aylık tahsis başvurusunda bulunduğundan zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığı ve aldığını geri vermekle yükümlü olduğunu bilecek durumda olduğu, başka bir anlatımla kötü niyetli sayılması gerektiği bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesinin (a) bendi uyarınca iptal edilen yaşlılık aylığı ile yurda kesin dönüş şartının gerçekleştiği tarihten sonra bağlanan yaşlılık aylığı arasındaki fark olan 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası yersiz ödenen 11.209,56TL’yi davalının davacı Kuruma ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. Tokat İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 12.02.2014 tarihli ve 2013/5697 E., 2014/2452 K. sayılı kararı ile; “..İnceleme konusu somut olayda; 20.10.1993 tarihli tahsis istemi üzerine, 570 gün SSK’lı çalışma, 720 gün askerlik borçlanması, 1970-1983 tarihleri arası 2147 sayılı Yasa kapsamında 4.470 gün borçlanma süresi ve 1984-1991 tarihleri arası 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılan 2.698 günlük yurt dışı süresi olmak üzere toplam 8.458 gün üzerinden 01.11.1993 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı;24.12.2010 tarihinde Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne intikal eden 01.12.2010 tarihli TR 4 formülerine göre, davacının 16.02.1970-11.12.1996 tarihleri arası yurt dışında çalışıp sosyal yardım aldığının belirlenmesi üzerine, 28.04.2011 günlü aylık değişiklik kararıyla, kesin dönüşün 11.12.1996 olması nedeniyle ve 2010/103 sayılı Kurum genelgesi uyarınca 01.01.2001 tarihi itibarıyla aylığın yeniden bağlandığı; ayrıca yaşlılık aylığı iptal edilerek, tespit tarihinden geriye doğru 10 yıl gidilmek suretiyle 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası dönem için 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan 11.209,56 TL yersiz aylık tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan dava dosyası içerisinde yer alan 28.04.2011 günlü aylık değişiklik kararında, birikmiş yaşlılık aylığı başlangıcı 01.01.2001 tarihi görünürken, Alman sigorta merciine hitaben yazılan 06.05.2011 günlü kurum yazısında, davacıya 01.01.1997 tarihinden itibaren müstakil yaşlılık aylığı bağlandığı ifade edilmektedir.
    Davacı eldeki bu davayla, 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası dönem için 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan 11.209,56 TL yersiz aylığın yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiş; Mahkemece, 5510 sayılı Yasanın 96/a bendi uyarınca iptal edilen yaşlılık aylığı ile, yurda kesin dönüş şartının gerçekleştiği tarihe kadarki fark yaşlılık aylıklarının istenebileceğinden bahisle, davanın istem gibi kabulüne karar verilmiştir.
    Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    1-Bilindiği gibi 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 3.Maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56. maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3. maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,yurda kesin dönülmüş olması gerekir.
    Somut olayda, 24.12.2010 tarihinde Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne intikal eden 01.12.2010 tarihli TR 4 formülerinde, davacının 16.02.1970-11.12.1996 tarihleri arası yurt dışında çalışıp sosyal yardım aldığı, Alman sigorta merciine hitaben yazılan 06.05.2011 günlü kurum yazısında da, davacıya 01.01.1997 tarihinden itibaren müstakil yaşlılık aylığı bağlandığı ifade edilirken; 28.04.2011 günlü aylık değişiklik kararıyla, 2010/103 sayılı Kurum genelgesi uyarınca, 8.458 prim gün sayısı üzerinden 01.01.2001 tarihi itibarıyla aylığın yeniden bağlandığının anlaşılması karşısında; 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan borçlanma süresiyle birlikte yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için gereken kesin dönüş koşulunun gerçekleştiği tarihin ve bu kapsamda 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanma süresiyle yeniden bağlanacak yaşlılık aylığında, aylık başlangıç tarihinin, tereddüte yer bırakmayacak şekilde usulünce yapılacak araştırmayla belirlenmesi gerekir.
    2-Bu belirleme sonrası 2147 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmalarda ve aylık bağlamalarda yurda kesin dönüş şartı gerekmediğinden, 01.11.1993 tarihi ile, anılan belirlemeyle tespit edilecek yaşlılık aylığı başlangıç tarihi arasındaki dönem yönünden davalı Kurum’un, 3201 sayılı Yasa’dan kaynaklanan fark aylıkları istirdatı mümkün olacağından; anılan döneme ilişkin olarak çıkarılacak fark aylıkların, davalı Kurum’dan sorularak belirlenmesi gerekir.
    Bu kapsamda, davaya 01.01.2001-18.05.2011 devresine ait olduğu belirtilen 11.209,56 TL’lik 3201 sayılı Yasa uygulamasından kaynaklanan fark aylıklar konu edilmiş ise de, anılan dönemde davalı sigortalının 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresiyle birlikte toplam 8458 prim gün sayısı üzerinden aylığının yeniden bağlanmış olması karşısında, kurumca davaya konu edilmek istenen yersiz aylık dönemi ve miktarına ilişkin bu çelişkili durumun davalı Kurumdan sorularak açıklığa kavuşturulması gerekir.
    3-Tüm bu belirlemeler yapıldıktan sonra, 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermesi karşısında, anılan madde hükmü uyarınca, davalı Kurumca, istirdatı mümkün olan fark yersiz aylık dönemi ile aylık miktarının bulunup bulunmadığı yapılacak inceleme ve araştırmayla saptanmalıdır.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemenin İkinci Kararı:
    9. Tokat İş Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli ve 2014/276 E., 2015/249 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporunda 3201 sayılı Kanun ve 13.09.2010 tarihli 2010/103 nolu SGK Genelgesine göre davalının davacı Kuruma borçlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, davalının 3201 sayılı Kanun hükümleri kapsamında kesin dönüş koşulunu yerine getirmeksizin aylık tahsis başvurusunda bulunduğu, 5510 Sayılı Kanun’un 96. maddesinin (a) bendi uyarınca iptal edilen yaşlılık aylığı ile yurda kesin dönüş şartının gerçekleştiği tarihler olan 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası yersiz ödenen 11.209,56TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile Kuruma verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. Tokat İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.12.2015 tarihli ve 2015/14909 E., 2015/21822 K. sayılı kararı ile; “..20.10.1993 günlü tahsis başvurusu üzerine, 570 gün SSK’lı çalışma, 720 gün askerlik borçlanması, 1970-1983 tarihleri arası 2147 sayılı Yasa uyarınca 4.470 gün ve 1984-1991 tarihleri arası 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanılmış 2.698 gün yurt dışı süresi olmak üzere toplam 8.458 gün üzerinden 01.11.1993 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanmış; 24.12.2010 tarihinde davalı Kuruma intikal eden 01.12.2010 tarihli TR 4 formülerine göre, 11.12.1996 tarihine kadar yurt dışında çalışıp sosyal yardım alması nedeniyle, 28.04.2011 günlü aylık değişiklik kararıyla, kesin dönüş 11.12.1996 tarihi olarak alınmış ve 2010/103 sayılı Kurum genelgesi uyarınca 01.01.2001 tarihi itibarıyla aylık yeniden bağlanmış ve 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası dönem için 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan iş bu davaya konu 11.209,56 TL"lik yersiz aylık tahakkuku yapılmıştır.Öte yandan dava dosyası içerisinde yer alan 28.04.2011 günlü aylık değişiklik kararında, birikmiş yaşlılık aylığı başlangıcı 01.01.2001 tarihi görünürken, Alman sigorta merciine hitaben yazılan 06.05.2011 günlü kurum yazısında, davacıya 01.01.1997 tarihinden itibaren müstakil yaşlılık aylığı bağlandığı ifade edilmiştir.
    Davacı 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası dönem için 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan 11.209,56 TL yersiz aylığın yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiş; Mahkemenin, istemin kabulüne ilişkin hükmü Dairemiz 12.02.2014 günlü kararıyla bozulmuştur.
    Dairemiz bozma kararı sonrası celbedilen 05.12.2014 ve 09.02.2015 günlü kurum yazısı ile eki belgelere göre, davalı sigortalıya 11.12.1996 tarihli kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibarıyla anılan 8.458 prim gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığının yeniden yeniden bağlandığı, giderek kurumca 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arası dönem için 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan 11.209,56 TL yersiz aylık tahakkuku yapıldığı anlaşılmıştır.
    Yukarıdaki bilgiler ışığı altında; davalı sigortalıya 11.12.1996 tarihli kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibarıyla 8.458 prim gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığının anlaşılmış olması karşısında; davalı kurum tarafından, ancak 01.11.1993-01.01.1997 tarihleri arası dönem yönünden 3201 sayılı Yasa farkından kaynaklanan yersiz aylıkların istirdata konu yapılabilmesi mümkündür. Ancak, 5510 sayılı Yasanın 96.maddesinin a bendi hükmü uyarınca, 2011 yılındaki tespit tarihinden gerye dönük 10 yıl gitmek suretiyle istirdat dönemini belirleyen kurum kabulü ve anılan yasal mevzuat karşısında bu halde dahi, anılan istirdati mümkün döneme ait yersiz aylıkların davalı sigortalıdan iadesi mümkün değildir.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    12. Tokat İş Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/64 E., 2016/174 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3201 sayılı Kanun hükümleri kapsamında kesin dönüş koşulunu yerine getirmeksizin 20.10.1993 tarihli tahsis talebini takip eden 01.11.1993 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanan davacının 11.12.1996 tarihli kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazandığı dikkate alındığında; yurda kesin dönüş koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle 28.04.2011 tarihinde 2010/103 sayılı Genelgeye istinaden yaşlılık aylığının 01.01.2001 tarihi itibariyle yeniden hesaplanması nedeniyle 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arasından ödenen 11.209,56 TL yersiz fark aylığın 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesi dikkate alındığında istirdatının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un (3201 sayılı Kanun), yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı olarak yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı tanımış ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye"de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkan sağlamıştır.
    16. Böylece Türkiye"de çalışıp belli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.
    17. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinde;
    "A)Bu kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için;
    a)Yurda kesin dönülmüş olması,
    b)Tahakkuk ettirilen (…) borcunun tamamının ödenmiş olması,
    c)(…) borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması, şarttır.
    Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi hükümlerine göre bağlanır.
    B) Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında
    yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
    Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır. ” hükmü bulunmakta olup, 3201 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığının bağlanabilmesi için “kesin dönüş” koşulunun varlığı aranmaktadır.
    18. 06.11.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin (Yönetmelik) “Aylığa hak kazanma ve aylığın başlama tarihi” başlıklı 13. maddesinin 1/a bendinde de aylık bağlanabilme koşulları arasında “Yurda kesin dönülmüş olması” sayılmıştır.
    19. Aynı Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin 1/d bendinde; “Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
    20. Kesin dönüşün tanımında yer alan “sosyal sigorta ödeneği” çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödemeleri ifade etmektedir.
    21. Tanımda geçen “sosyal yardım ödeneği” de aynı Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin 1/i bendinde; “bulunulan ülke mevzuat kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir geliri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen ikamet şartına bağlı nakdi yardımları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
    22. Bu nedenle, Yönetmelik hükümleri bir arada değerlendirildiğinde yurt dışı sürelerini borçlananlara aylık bağlanmasında aranan kesin dönüş için, öncelikle yurt dışındaki çalışmaları ve varsa ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneklerinin sona ermesi şartı aranacağı; kesin dönüş ifadesinden hiçbir şekilde mutlak anlamda yurt dışında bulunduğu ülkeden, Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde anlaşılmaması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
    23. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 25.02.2021 tarihli 2020/10-714 E., 2021/165 K.; 29.03.2017 tarihli 2015/10-3543 E., 2017/578 K; 29.01.2014 tarihli ve 2013/10-434 E., 2014/53 K. sayılı kararlarında da açıklanan hususlara işaret edilmiştir.
    24. Bu aşamada yersiz ödemeler ve geri alınmasına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    25. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun)’nun 121. maddesinin 2. fıkrasında yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin hükme yer verilmiş olup, buna göre “… yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımları 84 üncü maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla, ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınır. Kurumun genel hükümlere göre takip hakkı saklıdır”.
    26. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) “Yersiz ödemelerin geri alınması” başlıklı 96. maddesinde;
    “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan,
    itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
    Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
    Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.
    Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü bulunmaktadır.
    27. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Kanun’un 121. maddesinde yersiz ödemelerin kayıtsız şartsız iadesinin öngörüldüğü, yersiz ödeme hâlinde iade yükümünün kapsamının farklı hukukî durumlara özgü olarak değişiklik göstermediği görülmektedir.
    28. Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesi ile 506 sayılı Kanun’da yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetle veya kötü niyetle gerçekleşmesine bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Dolayısıyla 5510 sayılı Kanun ile ödeme yükümünün kapsamı sigortalının iyi niyetli veya kötü niyetli oluşunun tespitine göre farklılaştırılarak, kayıtsız şartsız iade öngören 506 sayılı Kanun’un 121. madde hükmüne göre lehe bir düzenleme getirilmiştir.
    29. Bu noktada yaşlılık aylığının hesabı yönünden 5510 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddenin yollaması ile 506 sayılı Kanun’un 61. maddesine ve Geçici 82. maddesine değinmek gerekir.
    30. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 61. maddesi uyarınca yaşlılık aylıklarının hesabında 31.12.1999 tarihine kadar katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanmakta iken, 4447 sayılı Kanun ile anılan maddede değişiklik yapılması sonucu, 01.01.2000 tarihinden itibaren katsayı esasına dayalı gösterge sistemi yürürlükten kaldırılmış, sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hâsıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı arttırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının, toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı, aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturması esası getirilmiştir.
    31. Ancak bu sistem, 01.01.2000 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayıp, emekli olanlara uygulanacağından, 506 sayılı Kanun’a 4447 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile eklenen Geçici 82. maddesi ile 01.01.2000 tarihinden önce çalışmaya başlayıp, bu tarih sonrası da çalışmaya devam edenler için, eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma sisteme göre aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
    32. Somut olayda, davalının 3201 sayılı Kanun uyarınca 23.09.1993 tarihinde yaptığı borçlanma sonrası 20.10.1993 tarihli tahsis talebine istinaden 01.11.1993 tarihinde 8458 prim gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı, 24.12.2010 tarihinde Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne intikal eden 01.12.2010 tarihli TR4 formüllerinde davalının 16.02.1970-11.12.1996 tarihleri arası yurt dışında çalışıp sosyal yardım aldığının tespit edilmesi üzerine kesin dönüş koşulunu yerine getirmediği gerekçesiyle 28.04.2011 tarihli aylık değişiklik kararıyla 2010/103 sayılı Kurum Genelgesi uyarınca davalıya yine 8458 gün sayısı üzerinden 11.12.1996 tarihli kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığının yeniden bağlandığı, aylığın 01.01.2001 tarihi itibariyle yeniden hesaplanması nedeniyle 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arasından ödenen 11.209,56TL yersiz fark aylık borcu çıkarılması üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    33. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara, somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgulara göre; davalıya 11.12.1996 tarihli kesin dönüşü takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasının yerinde olduğu, davalıya 01.11.1993 tarihinde ve 01.01.1997 tarihinde de 8458 prim gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı ancak Kurum tarafından kesin dönüş koşulunun yerine getirilmesini takiben 01.01.1997 tarihinde bağlanan ve 01.01.2001 tarihi itibariyle güncellenen aylığının 01.11.1993 tarihinde bağlanan aylığa göre daha düşük olduğu nedeniyle borç çıkarıldığı görülmekle aynı prim gün sayısı üzerinden bağlanan aylıklar arasındaki yersiz fark aylığın nedeni dosyadan tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu nedenle davacı Kurumdan davalıya 01.11.1993 tarihinde bağlanan aylığın başlangıcından 18.05.2011 tarihine kadar olan ödemeler listesinin tamamı celbedilerek davalının aldığı bu aylık ile yukarıda da açıklandığı üzere 4447 sayılı Kanun değişikliği öncesi yasal mevzuata göre 01.01.1997 tarihinde bağlanması gereken aylık hesaplanarak bu aylık ödenmeye devam edildiği takdirde 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arasında davalının alacağı aylığın ne kadar olacağı açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek varılacak sonuca göre iki farklı tarihte bağlanan aylıklar nedeniyle 01.01.2001-18.05.2011 tarihleri arasında davalının aldığı aylık ile alması gereken aylık arasında yersiz fark aylık borcu oluşup oluşmadığı belirlenerek bu şekilde varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
    34. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi