Esas No: 2020/8479
Karar No: 2022/1413
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8479 Esas 2022/1413 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava, takip edilen senetlerin kambiyo senedi niteliği taşımadığını ve borçlu olunmadığını iddia eden davacıların, menfi tespit ve takibin iptali istemiyle açtıkları bir dava. Mahkeme, davacıların talebini reddederken, itiraz üzerine Yargıtay'a taşınan davada ise, (1) kısmen borçlu olunmadığı yönünde bir talebe dayalı olmaması nedeniyle davacıların menfi tespit davasının kısmen açılamayacağı, (2) dava konusunun ticari nitelikte olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği ancak görev kuralına dayanılmamış olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmeyeceği, fakat kurulan hükümde bu hususa işaret edilmesi gerektiği ve (3) bozma sebebi ve şekline göre davacıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığı gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi, 32. maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1a maddesi, 5/1. maddesi, 5
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.09.2020 tarih ve 2019/405 E. - 2020/29 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı tarafından davacılar hakkında takip başlatıldığını, takiplerin kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılmasına rağmen senetlerin kambiyo senedi vasfında olmadığını, davacılardan ...'nın Giresun 1.Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada davalının ziynet eşyalarını çalmakla itham edildiğini ancak verilen hükümde hangi miktarda ziynet eşyasının çalındığı konusuna yer verilmediğini, bedelsiz olan senetler nedeni ile davacıların borçlu olmadığının tespitinin gerektiğini, kefil ve şahit sıfatı ile imzaları bulunan ... dışındaki davacıların da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, senetler üzerine senedin hangi nedenle verildiği konusunda davalının da imzası bulunan açıklama konulmuş olmasının senedin kambiyo senedi olma özelliğini ve mücerretliğini ortadan kaldırdığını, davacıların borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıları vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, takip konusu yapılan senetlerde ...'nın ...'dan borç aldığı ibaresi yazılı olduğu, alacaklı vekili tarafından senetlerin ...'nın çalmış olduğu altın bedellerinin tahsili amacıyla düzenlendiğinin belirtildiği, senetlerin düzenlenme amacı talil edilmiş ise de Giresun 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/251 esas ve 2013/333 karar sayılı dosyası, dosyada yer alan tutanaklar hep birlikte değerlendirildiğinde takip konusu yapılan senetlerin, çalınan altın bedellerine istinaden düzenlendiğinin alacaklı tarafından ispat edildiği, borçlu olarak gösterilen ... dışındaki kişilerin tamamının senetleri kefil sıfatıyla imzaladıkları dolayısıyla borçtan sorumlu gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, menfi tespit ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Davacılar, davalı tarafından Giresun 2.İcra Müdürlüğü’nün 2013/2312 esas ve 2013/3368 esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, takiplerin dayanağı olan kambiyo senetlerinin toplam miktarının 50.000,00 TL olduğunu, senetlerin bedelsiz olduğunu ileri sürerek mezkur senetler nedeni ile davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali isteminde bulunmuşlar; dava dilekçesinde harca esas dava değeri 10.000,00 TL olarak gösterilmiş, fazlaya dair hak saklı tutularak bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava kısmen borçlu olunmadığı yolunda bir talebe dayalı olmayıp davacılar takip konusu senetlerin tümü bakımından menfi tespit ve takibin iptali isteminde bulunmuşlardır. Bu yönde bir talep içeren menfi tespit davasının “şimdilik” kaydıyla kısmi dava olarak açılması mümkün değildir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince yargılama sırasında tespit edilen dava değerinin dava dilekçesinde belirtilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnızca o celse için yargılamaya devam edilerek müteakip celseye kadar noksan değer üzerinden harcın ikmali için davacıya süre verilmesi, bu süre zarfında da bakiye harcın yatırılmaması halinde de, HMK'nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, anılan maddede geçen süre zarfında harç ikmal edilmek suretiyle dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Bu durumda, eksik peşin harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece, eksik harcın yatırılması için Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca davacı yana süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik harç tamamlatılmadan işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Dava, yukardaki tanımdan da anlaşılacağı üzere, 6102 sayılı Kanun’un 4/1a maddesi dairesinde ticari bir dava niteliğindedir. Aynı Kanun'un 5/1. maddesi uyarınca, ticari davaların görüm ve çözümü, kural olarak, Asliye Ticaret Mahkemelerine ait ise de Asliye Ticaret Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde açılan ticari nitelikteki davaların HMK’nın 2. maddesi çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir. Ancak bu gibi durumlarda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5/4 maddesine göre asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekmez ise de, HMK’nın 1. maddesi ile 6102 sayılı Kanun’un 4/son maddesi de gözetilerek davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-a maddesi uyarınca kurulacak hükümde de bu hususa işaret edilmesi gerekirken bundan zuhul ile hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
3-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 02/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.