Esas No: 2022/5886
Karar No: 2022/4960
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5886 Esas 2022/4960 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/5886 E. , 2022/4960 K."İçtihat Metni"
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Kasten yaralama suçundan meçhul şüpheli hakkında yapılan soruşturma sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30.12.2019 tarihli ve 2012/26757 soruşturma, 2019/40809 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci ... 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24.07.2020 tarihli ve 2020/2806 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 16.03.2022 tarihli ve 2021/26903 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2022 tarihli ve 2022/43551 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin beyanında, oğlu ...'un arkadaşlarıyla oyun oynarken polis memurlarının izinsiz gösteri yapan gruba müdahale etmek için gaz bombası attıkları sırada gözünden yaralandığını belirterek şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma sonunda, meçhul şüpheli hakkında yaralama suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66/1-e maddesi uyarıca 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ... İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterliği ... Devlet Hastanesi'nin 05.02.2013 tarihli ve 01.08.2013 tarihli raporlarında sol gözde görme kaybı olup işlev bozukluğunun kalıcı olduğunun belirtilmesi karşısında; müştekinin yaralanması ile ilgili olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 87/1-a ve 87/2-b maddesinde belirtildiği üzere ''duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına veya duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine yol açıp açmadığı'' konusunda adli raporun aldırılmasını müteakip, sonucuna göre olağan dava zaman aşımı süresinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-d maddesi gereğince 15 yıl olacağı gözetilmeden, ayrıca müştekinin tanık olarak dinlenmelerini istediği Şinasi Yokuş ve Yakup Tataş'ın ifadelerinin alınması ile olayın aydınlatılmasına yarar delillerin toplanması sonrasında yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
5271 sayılı CMK’nin 160/1. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”
CMK’nin 160/2. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
CMK’nin 170/2. maddesinde; “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.”
CMK’nin 172/1. maddesinde “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Buna göre, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği
ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Böylece, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nin 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir.
Suçun işlenmesinin üzerinden belli bir süre geçmesi, devletin cezalandırma yetkisinin ortadan kalktığı kabul edilerek, kamu davasının düşmesine yol açan süreleri, dava zamanaşımı süresi denir.
Dava zaman aşımı süreleri 5237 sayılı TCK’nin 66/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Kanun'da başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş, c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi, d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş, e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer.”
TCK’nin 66/3. maddesine göre ise; “Dava zaman aşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.”
TCK’nin 86. maddesine göre; “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Ek fıkra: 31.3.2005 - 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 12.5.2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz. (3) Kasten yaralama suçunun; a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı, (5) b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, c) Kişinin yerine getirdiği kamu
görevi nedeniyle, d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Silahla, f) (Ek:14.4.2020-7242/11 md.) Canavarca hisle, İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.”
TCK’nin 87. maddesine göre ise; “(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Konuşmasında sürekli zorluğa, c) Yüzünde sabit ize, d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.(1) (2) Kasten yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz. (3) (Değişik: 6.12.2006-5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır. (4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan on iki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
İncelenen dosyada; ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda kasten yaralama suçundan meçhul şüpheli hakkında zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; mevcut adli raporlara göre mağdurun gözünden işlev yitirilmesi veya zayıflamasına neden olacak şekilde yaralanmış olma durumu bulunmaktadır. Bu nedenle önce mağdurun tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle söz konusu yaralanmaların yüzde sabit ize, yüzün sürekli değişikliğine, organ işlev zayıflaması ya da yitirilmesine neden olup olmadığını gösterir şekilde Adli Tıp Kriterlerine göre adli raporunun alınması ve adli raporun sonucuna göre de suç vasfının belirlenmesi gerekmektedir.
Mağdurun yaralanmasının TCK’nin 87. madde kapsamında bir yaralanma olduğunun bildirilmesi halinde bu suç için dava zaman aşımı süresi TCK’nin
66/1-d maddesinde 15 yıl olarak belirlendiğinden inceleme tarihi itibariyle zaman aşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkün olmayacaktır.
Bununla birlikte, olayın tanığı olduğu bildirilen Şinasi Yokuş ve Yakup Tataş isimli kişilerin tanık olarak beyanlarının alınması da gerekir. Böylece, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmaya devam edilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yönelik vaki itirazın merciince reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünceler yerinde görüldüğünden; ... 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24.07.2020 tarihli ve 2020/2806 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.