Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/761
Karar No: 2014/813

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/761 Esas 2014/813 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 761

            KARAR NO : 2014 / 813

            KARAR TR  : 14.7.2014

 

ÖZET : Ankara Etimesgut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde Jandarma Başçavuş olarak görev yapmakta iken Önleyici Kolluk Devriyesi olarak devriye kolluk görevini yürüttüğü sırada ekip içerisindeki bir er tarafından ateş açılması sonucu yaralanan davacının maddi ve manevi zararının davalı idareden tazmini istemiyle açılan davanın ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           : J. Bçvş. D.B.

            Vekilleri         : Av. C.K. & Av. Dr. K.G.

            Davalı            : Jandarma Genel Komutanlığı

            Vekili             : Av. E.A.      

 

O L A Y          : Davacı vekili 19.12.2012 tarihli dilekçesi ile özetle; davacının, Etimesgut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevliyken 21.07.2011 tarihinde 18:00 ila 24:00 saatleri arasında araçtan hırsızlık olaylarını önlemek amacıyla Önleyici Kolluk Devriyesi olarak görevlendirildiğini, olay günü davacıyla beraber 706487 plakalı araçla J.Ulş.Er A.A., J.Er F.Ş. ve J.Er R.B.’ün de asayiş görevine çıktıklarını, önleyici kolluk devriyesi sırasında araçta bulunan J. Er R.B.’ün, J. Er F.Ş.’ye zimmetli 47500 seri numaralı MP-5 Makineli Tabancayı alarak devriye ve araç komutanı olan davacı ve J.Ulş.Er A.A.’ı yaraladığını, akabinde davacıya ait tabancayı da alarak firar ettiğini, davacının olaydan hemen sonra ağır yaralı olarak Sağlık Bakanlığı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığını ve ameliyata alındığını, bu süreçte davacıya Ankara  Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve GATA’da çeşitli tedavilerin uygulandığını, GATA’nın 30.07.2012 tarihli Sağlık Raporu ile davacı hakkında; “16/A/2, 51/A/1, 69/B/1, 45/B/10, 45/B/14, 58/B/1, 11/B/1 sınıfının kıta komutanlığı olmayan uygun kadro görev yerlerinde görevlendirilmesi uygundur” kararının verildiğini, raporun 18.09.2012 tarihinde onaylandığını ve davacıya 04.12.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ayrıca GATA hastanesinden 10.08.2012 tarihli ve 7085 numaralı Özürlü Sağlık Kurulu Raporu aldığını, bu rapora göre özür oranının %68 olduğunu, Maliye Bakanlığı tarafından incelenen bu rapor sonrasında Merkez Sağlık Kurulunca davacının çalışma gücünün %73’ünü kaybettiğine karar verildiğini, önleyici kolluk görevi (devriyesi) sırasında meydana gelen silahla yaralama sonucunda davacının birçok organında fonksiyon kaybının olduğunu, davacıya Jandarma Genel Komutanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunca 13.601,91 TL nakdi tazminat ödendiğini fakat bu rakamın davacının maddi ve manevi kayıplarını karşılayacak miktarda olmadığını, davacının olayda herhangi bir kusurunun da bulunmadığını belirterek, görev sırasında oluşan vücut fonksiyon kaybı nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların karşılanması amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 650.000 TL maddi ve 150.000 TL de manevi tazminat bedellerinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi: 15.05.2013 gün, E:2013/630, K:2013/600 sayı ile özetle, “...zararın bir askeri hizmetin ifası sırasında meydana gelmediği,dolayısıyla da dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunma şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, iş bu davanın çözümünün Mahkememizin görevi dışında kaldığı ve davanın görüm ve çözüm yerinin Genel İdari Yargı olduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 2.İdare Mahkemesi: 13.12.2013 gün, E:2013/951, K:2013/1904 sayı ile özetle; “...davacının asker kişi olduğu dönemde, askeri görev sırasında başka bir asker tarafından yaralandığı ve bu olay nedeniyle maddi manevi tazminat ödenmesini talep ettiği, davalı idarenin başvurunun reddine ilişkin işleminin,askeri hizmetinin özellikleri ve kuralları göz önünde bulundurularak tesis edildiği, dolayısıyla asker kişiye ve askeri hizmete ilişkin bulunan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane Topuz, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 14.7.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; askeri idari yargı ve genel idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu,davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının, askeri yargı dosyası da temin edilerek, son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmakla, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ ile AYİM Savcısı Halit ÜNKAZAN’ın davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, olay tarihinde Ankara Etimesgut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde Jandarma Başçavuş olarak görev yapmakta iken Önleyici Kolluk Devriyesi olarak devriye kolluk görevini yürüttüğü sırada ekip içerisindeki bir er tarafından ateş açılması sonucu yaralanan davacının maddi ve manevi zararının davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosyada mevcut Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 28.12.2012 tarih ve E:2012/251, K:2012/475 sayılı gerekçeli kararındaki anlatıma göre; sanık jandarma eri R.B.’ün Etimesgut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde vatani görevini ifa ettiği sırada, olay tarihi olan 21.07.2011 günü davacı J.Astsb.Bşçvş. D.B.’ın yanına giderek, psikolojik açıdan kendini iyi hissetmediğini, bölükte kaldığında bunaldığını, devriyeye çıkarsa kendisini iyi hissedeceğini söylediği, bunun üzerine davacının kendi inisiyatifi ile sanığı o günkü devriye görevine dahil ettiği, sanığın önce 11:00-17:00 devriyesine, akabinde de davacı ile birlikte 18:00-24:00 devriyesine çıktığı, saat 21:00 sıralarında bir uyuşturucu ihbarı üzerine bu devriye ekibinin olay mahalline intikal ettiği, davacı ve araçta bulunan iki erin araçtan inmesini takiben sanığın araç içindeki bir başka ere ait MP 5 marka silaha dolu şarjör taktığı ve atışa hazır hale getirdiği, olay mahallinde gerekli incelemeyi yapan davacı ve iki erin araca gelmelerinden bir müddet sonra, davacının önce aracı hareket ettirdiği, ancak bilahare aracı durdurarak olay yeri krokisini çizmeye başladığı, bu esnada sanığın aracın arka koltuğunda otururken davacının sırtına bu silahla ateş açtığı, vurulan davacının can havliyle bağırarak kendini araçtan dışarı attığı, araçtaki diğer iki erin sanığı durdurmaya çalıştıkları, boğuşma esnasında sanığın bu erlerden birini de vurduğu, akabinde askeri aracı da ele geçirerek firar ettiği ve Aksaray iline gittiği, akabinde de ertesi gün güvenlik kuvvetlerince yakalandığı, sanığın mahkemede yapılan sorgusunda, içinde bulunduğu ruhsal durumun etkisiyle bu olayın meydana geldiğini, uzun süredir uyuşturucu kullandığını, kendisi ile davacı astsubay arasında ne olay öncesinde ne de olay esnasında herhangi bir husumetin bulunmadığını, düşüncesinin ya kendisini vurmak ya da davacıyı vurmak ve memleketine gitmek olduğunu beyan ettiği, yapılan yargılama sonunda sanığın davacı astsubaya karşı ifa ettiği fiilin “vücutta tahribatı mucip şekilde üste fiilen taarruz” suçuna sebebiyet verdiği kabul edilerek, eylemine uyan Askeri Ceza Kanununun 91/4 üncü maddesi uyarınca neticeten 15 yıl 5 ay hapis cezasıyla tecziyesine karar verildiği anlaşılmaktadır. 

Anayasa’nın 157. maddesinde,Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu eylemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Olayda, eylemden dolayı zarar görenin asker kişi olduğunda tartışma yok ise de, tazminatın konusunu oluşturan zararın jandarmanın mülki görevi esnasında olması nedeniyle, yürütülen hizmetin niteliğinin incelenmesi gerekmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun, 3. maddesinde, jandarma “silahlı askeri bir güvenlik ve kolluk kuvveti” olarak tanımlanmış, 7. maddesinde, görevleri: a)Mülki, b)Adli, c)Askeri ve d)Diğer görevler başlıkları altında tasnif edilmiş; “Askeri görevleri”, askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genel Kurmay Başkanlığınca verilen görevleri yapmak olarak belirtilmiş; “Mülki görevleri” ise, emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak, kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak olarak sayılmıştır.

Dava konusu eylemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

Bir idari eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşuluna üç değişik anlam vermek mümkündür: Bunlar, “davacının asker kişi olması”, “idari eylemin asker kişilerce tesis edilmiş olması” ve  “idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş bulunması”dır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının yaralanması sonucunu doğuran olayın Jandarmanın mülki görevinin ifası sırasında cereyan ettiği anlaşılmaktaysa da; mülki görev devriyesi komutanı olan davacının, bu devriye görevlileri arasında bulunan bir jandarma erinin silahla ateş açması sonucu vurularak yaralanması şeklinde tecelli eden idari eylemin, mülki görevin sebep ve tesiriyle meydana geldiğini kabul etmeye imkan yoktur. Yukarıda özetlenen olayda idari eylemin bir asker kişiye yöneldiği sabit olduğu gibi, eylemin “ast” konumundaki idare ajanının (sanık jandarma erinin) “amir” konumundaki davacı astsubaya karşı Askeri Ceza Kanununun 91 inci maddesi kapsamındaki “silahlı üste fiilen taarruz” suçuna sebebiyet verdiği de maddi bir vakıadır. Diğer bir deyişle, ortada ast konumundaki bir erin üst ve amiri konumundaki bir astsubaya karşı işlediği askeri bir suç teşkil eden bir eylemi mevcut bulunmaktadır. Bu eylemde ifa edilen mülki görevle uygun bir illiyet bağı kurulamadığından, eylemin mülki görev nedeniyle meydana geldiğini söyleme imkanı yoktur ve mevcut uygun illiyet bağı karşısında eylemin askeri hizmete ilişkinlik unsuru barındırdığının kabulü gerekmektedir.

Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü askeri idari yargı yerinin görevine girdiğinden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi Başkanlığınca verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesinin 15.05.2013 gün, E:2013/630, K:2013/600 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.7.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi