20. Hukuk Dairesi 2014/10143 E. , 2015/3057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 26/07/2013 havale tarihli dilekesi ile;... ilçesi, Aşağıdağ köyünde bulunan atalarından kalan ve kendi kullanımında olan taşınmazının, köyde 1965 yılında yapılan orman kadastrosunda davalılar adına tescilinin yapıldığı, orman kadastrosunda 105 ada 2 parsel numarası verildiği iddiasıyla, 105 ada 2 parselin tapu kaydının iptali ile kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 105 ada 2 numaralı orman parselinin 1965 yılında yapılan orman kadastrosu ile orman olarak tespit edildiği ve orman kadastrosunun da 1966 yılında kesinleştiği, kesinleşme tarihinden dava açma tarihine kadar hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, mahkemece ek kararla temyiz süresinin geçirildiği gerekçesi ile temyiz talebinin reddi ve eski hale getirme talebi hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava, orman kadastrosunun iptali ile tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1965 yılında yapılan orman kadastrosu ile 3402 Sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 28/06/2013 - 29/07/2013 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastro çalışmaları vardır.
Davacı ..., eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz dilekçesi sunmuş ve mahkemece temyizin süresinde olmadığından reddine ilişkin ek karar verilmiştir.
HMK’nın eski hale getirmede süreyi düzenleyen 96. maddesine göre; “Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir.”
Diğer taraftan, HMK’nın talep ve inceleme merciini düzenleyen 98/2. maddesinde; “Eski hâle getirme, istinaf yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde, bölge adliye mahkemesinden; temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde ise Yargıtaydan talep edilir.” denilmektedir.
Yukarıdaki yasa hükümleri karşısında davacının 21/07/2014 havale tarihli eski hâle getirme dilekçesi süresinde olup, eşinin sağlık sorunlarına ilişkin mazereti nedeni ile süresinde temyiz dilekçesi veremediği anlaşıldığından, davacının, eski hâle getirme talebinin kabulü ile mahkemenin 21/07/2014 gün ve 2013/242 E. - 2014/101 K. numarası ile verilen ek kararın kaldırılmasına ve temyiz isteminin esastan incelenmesine karar verildikten sonra;
Mahkemece, 1965 yılında yapılan orman kadastrosunun ilânı sırasında yürürlükte bulunan 1744 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 11/2. (mülga) maddesine göre dava açma süresi olan 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılarak davanın reddine karar verilmesi doğru ise de; çekişmeli taşınmazın neresi olduğu, tahdit içinde kalıp kalmadığına ilişkin olarak tahdit evrakları getirtilip, keşif yapılmadığı ve bilirkişiden bu konuda rapor alınmadığı anlaşılmaktadır.
Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, çekişmeli taşınmaz ve çevresine ait orjinal kadastro paftasının getirtilmesi, yörede 1965 yılında yapılan orman tahdidi ve varsa sonrasında yapılan tahdit, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneklerinin, çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir orijinal kadastro paftasının getirtilmesi, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve tapu fen memurundan oluşturulacak, bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, taşınmazın konumunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/04/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.