Esas No: 2020/4493
Karar No: 2022/1405
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4493 Esas 2022/1405 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen bir karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce esastan reddedilmiş ve bu karar temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Kararda, tacir olmanın gereklilikleri ve taşınmaz satın almadan önce imar ve bölge durumunun araştırılması gibi konular yer almıştır. Kanun maddeleri olarak ise, HMK'nın 353/1-b.1, 370/1 ve 372. maddeleri belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.02.2019 tarih ve 2017/395 E. - 2019/52 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.12.2019 tarih ve 2019/1246 E. - 2019/2257 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 01.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının maliki olduğu Karşıyaka Şemikler mahallesinde bulunan ... Ada 1 Parselde kayıtlı taşınmazın %65 hissesi ile ...Ada 1 Parseldeki taşınmazın %50 hissesinin 04/10/2010 tarihli ihalede müvekkili tarafından satın alınıp 12/11/2010 tarihinde sözleşmeler imzalandığını, bilahare 29/12/2011 tarihinde tapu satışının gerçekleştiğini, ihale şartnamesinde bu yerlerin konut alanı imarlı arsa niteliğinde satıldığını, bu taşınmazların henüz imar askı süresi olan 03/09/2010-04/10/2010 askı süresi dolmayıp kesinleşmeden müvekkiline satılmış olduğunu, daha sonra açılan davalarla imar planın iptal edildiğini, ayrıca davalı tarafından bu taşınmazların satışından sonra 07/10/2011 tarihinde konut imarlı satılan taşınmazların bulunduğu alanın toplu konut alanı ilan edilmesi için toplu konut idaresine başvurduğunu, İzmir Valiliği tarafından toplu konut alanı ilan edildiğini, bu bölgede yeniden planlama yapıldığını, ancak İzmir 2.İdare Mahkemesinde toplu konut alanı ilanının iptali için davalar açıldığını, bu davalarda verilen yürütmenin durdurulması kararları ve akabindeki iptal kararlar ile taşınmazlar üzerinde müvekkilinin satın aldığı tarihten itibaren 6 ay içerisinde tasarrufunun kısıtlanmış hale geldiğini ve o tarihten sonra da yeniden planlama yapılmadığını, buna göre davalının taşınmazın aynına ilişkin problemleri gizleyerek
kusurlu davrandığını, konut imarı olarak satılan taşınmazların imar durumunun kesinleşmemiş olduğunun yürütmeyi durdurma kararı ile öğrenildiğini, buna göre müvekkilinin ödemezlik defini kullanarak 12/10/2010 tarihli sözleşmeye göre devam etmekte olan ödemeleri durduğunu ancak davalının ihtarname keşide ederek sözleşmenin aksi halde fesih edileceğini bildirmesi üzerine müvekkilinin taşınmazları kaybetmemek için gecikme faizi ile birlikte hesaplanan bakiye bedeli ödemek zorunda kaldığını, davalı tarafın TMK 2 ve 3 maddeleri gereğince dürüst davranmadığını ileri sürerek müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen faizin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000.00 TL'sini ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; ticari bir şirket olan davacı tarafın ihaleye basiretli bir tacirden beklendiği gibi ihale şartnamesini ve ihale konusu taşınmazların fiili hukuki ve idari durumlarını incelemiş olarak katılmasının esas olduğunu TTK 16 ve 124.maddeleri gereğince davacının tacir olup aynı yasanın 18.maddesine göre basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, 04/10/2010 tarihli ihale şartnamesi incelendiğinde, şartnamede dava konusu yerlerle ilgili konut imarlı arsa şeklinde bir beyanda bulunulmadığı, bu şartnamenin 7.ve 13.maddesinde alıcının taşınmazı mevcut fiili, idari ve hukuki durumu ile görmüş ve kabul etmiş olduğundan her türlü itiraz ve talep hakkından feragat etmiştir şeklinde hüküm bulunup alıcının ihaleden önce teklif vereceği taşınmazın hukuki ve fiili durumunun araştırmış olması ve ihaleye bu şekilde girmesinin esas olduğunu, buna göre davacının ve ortağının ilgili dava konusu taşınmazların her türlü idare ve fiili durumlarına ve hali hazır imar durumuna vakıf olarak talip olup en uygun teklifi sunarak satın almaya hak kazandıklarını, kaldı ki iştigal konusunun inşaat yapım işleri olan bir firmanın satın alacağı taşınmazının imar durumlarını aynı yerde olan belediyede araştırmadan ihaleye girmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, davacının bu durumu bahane ederek sözleşmede belirtilen ödeme takvimine uymak istememesinin akte aykırılık olduğunu bu nedenle gecikme nedeniyle ödemiş olduğu faizi geri istemesinin de TMK 2.maddesi uyarınca dürüstlük kurallarına uymadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davalıdan satın alınan taşınmazların uygulama öncesi imar durumları ile güncel durumlarında yapılaşma koşullarının değişiklik bulunmadığı, basiretli bir tacir için taşınmaz satımından önce satın alınacak olan taşınmazla ilgili olarak imar ve bölge durumunun araştırılmasının kaçınılmaz olup davacının dava konusu taşınmazların mevcut durumlarının saklandığı, iptali için davalar açıldığı hususunun gizlendiği iddiasına itibar edilemeyeceği imar durum değişikliğinin yapılması konusunda davalının sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 02/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.