20. Hukuk Dairesi 2014/9563 E. , 2015/3033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında... 2772 ada 7 parsel sayılı 16528,52 m2 ve 2774 ada 3 parsel sayılı 12562,23 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi ile orman sınırları dışına çıkarılarak ... adına tespit edildiğini, tutanağın beyanlar hanesine, üzerlerindeki zeytin ve narenciye ağaçlarının ..."a ait olduğunun şerh edildiğini belirterek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak mülkiyet iddiasında bulunmuş, ayrıca çekişmeli taşınmazların 1064 parselle bir bütün olduğu halde bu hususun gözardı edilerek yüzölçümlerinin de eksik yazıldığı iddiası ile tesbitlerinin iptali ile adına tesbit ve tescili talebi ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın husumet yönünden reddine ve 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan.. Hukuk Dairesinin 14/02/2011 gün ve 16373-1016 sayılı bozma kararı özetle; "Kural olarak kadastro davaları, lehine tespit ya da kadastro komisyonlarınca tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Dava, tutanağın beyanlar hanesinde adına zilyetlik şerhi verilen kişi tarafından, eksik yazılan yüzölçümünün düzeltilmesi ve tescil talebi ile açıldığına göre husumetin tespit maliki olan ...ye yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacı, dava dilekçesinde kadastro müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin kadastro müdürlüğü değil ... olduğu belirgin olup yargılama sırasında kadastro müdürlüğü ... vekili tarafından temsil edilmiş bulunduğuna göre ortada belirgin bir biçimde temsilde yanılma hali bulunduğundan bu durumun mahkemece re"sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır (HGK.2010/7-70-86 sayılı kararı)." şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan ve ... davaya dahil edildikten sonra, davacının tescil talebinin reddine,
Çekişmeli 2772 ada 7 sayılı parselin, 16.528,52 m2 olarak beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılmıştır ve taşınmazın kullanımı ile üzerindeki zeytin ve narenciye ağaçlar.. ..."a aittir belirtmesinin yapılarak tarla vasfıyla ... adına tespit ve tapuya tesciline,
2774 ada 3 sayılı parselin, 12.562,23 m2 olarak beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılmıştır ve taşınmazın kullanımı ile üzerindeki zeytin ve narenciye ağaçları ve tek katlı kargir ev ....."a aittir belirtmesinin yapılarak tarla vasfıyla ... adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kullanım kadastrosu sırasında tutanak düzenlenmeyen yere ilişkindir.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, dosya kapsamından davacının, 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 sayılı parseller arasında kalan bilirkişi raporunda D işaretli 922,96 m2 yüzölçümlü, 2/B sahası olup, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen yere, kendisine ait 1064 parselle birlikte kullanıldığı iddiasıyla dava açtığı, bu bölümün yine kendi kullanımında olan 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 numaralı 2/B parsellerine eklenmesini istediği anlaşılmaktadır. 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 parseller kullanım kadastrosuna konu edilerek davacı adına kullanım şerhi verilmiş, çekişmeli yer ise kullanım kadastrosuna konu edilmemiştir.
Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi de zorunludur.
Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan kulanım kadastrosu sırasında davacının dava ettiği taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmediğine göre, taşınmazla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemelerde görüleceği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanlış hukukî nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi ve çekişmeli yerin sınırında, aslında dava konusu olmayan 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 parsel de sanki davalı imiş gibi haklarında sicil oluşturulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bunun yanında, çekişmeli taşınmazın uygulama kadastrosuna da konu edilmediği anlaşıldığı halde, dosyayla ilgisi bulunmayan (2014/109 sayılı dava dosyası ile ilgili) eski 68, yeni 130 ada 12 parselin tutanak aslı ve uygulama kadastrosuna ait diğer belgelerin dosyaya getirtilmiş olması da doğru değildir. Bu belgelerin davalı olduğu 2014/109 sayılı dava dosyasına; 2772 ada 7 ve 2774 ada 3 sayılı parsellere ilişkin kadastro tutanak asıllarının da olağan yollarla kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesi gerekmektedir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 14/04/2015 günü oy birliği ile karar verildi.