Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak; Silinme koşulları oluşmuş adli sicil kaydı dışında sabıkası bulunmayan, duruşmadaki hal ve tavrı lehine değerlendirilerek takdiri indirim nedeni uygulanan, suçunu ikrar eden, şikayetçisi olmayan dava konusu olay haricinde dosyaya olumsuz bir hali yansımayan sanık hakkında, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden TCK"nın 50, 51. maddeleri ile CMK"nın 231/5. maddesi hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 5237 sayılı TCK"nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yönünden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi ve sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.