Esas No: 2020/5234
Karar No: 2022/1454
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5234 Esas 2022/1454 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Eşme Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen, Yargıtay tarafından bozulan ve tekrar incelenen bir dava kararıdır. Davada, davalının taşınmazları devretmediği gerekçesiyle ödenen bedelin iadesi istenmekteydi. Mahkeme, sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olduğunu ve davacının yaptığı ödemeleri yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermişti. Ancak Yargıtay, bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekli incelemenin yapılmadığını belirterek kararı bozdu. Dosyanın uzman bir bilirkişiye ya da kurula tevdi edilerek yeniden incelenmesi ve protokolün 4. maddesi uyarınca yapılan ödemelerin yazılı delille ispatlanıp ispatlanmadığının tartışılması gerektiği belirtildi. Kararda, Taşınmaz Mülkiyeti Kanunu'nun 706. maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddesi hükümlerine de yer verildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Eşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 21.01.2020 tarih ve 2019/175 E. - 2020/33 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 01.03 2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı müvekkili ve davalı ...’nun ekte sunulan 15.12.2008 tarihli satış protokolünde görüleceği üzere davalı adına kayıtlı Eşme İlçesi, İstasyon Mevkii 379 ada 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19 parselde bulunan yedi parça taşınmazın alım satımı konusunda anlaştıklarını, davacı müvekkilinin mezkur sözleşme ile yükümlendiği edimleri ifa etmiş olmasına karşın davalının bugüne kadar yükümlenmiş olduğu edimi ifa etmediğini, satış sözleşmesine konu taşınmazları müvekkiline devretmediğini, satış bedelinin uhdesinde sebepsiz kaldığını iddia ederek ödenmiş olan satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, öncelikle davacı tarafın davasına dayanak yaptığı protokolden de anlaşıldığı üzere sözleşmenin davacı ve Tuna Uygun tarafından birlikte imzalandığını, iki şahıs arasında mecburi dava arkadaşlığı olup, birlikte dava açmaları gerektiğini, bu hususun dava şartlarından olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya dayanak sözleşmenin Bozoğlu Akaryakıt ve Otomotiv Ticaret arasında imzalandığını, şahıs olarak aleyhine dava açılmasının yasal dayanağı bulunmadığını, protokolde belirtilen şartlara uygun davranmayıp protokolün hükümsüz kalmasını sağlayanın davacının protokole dayalı hak talep etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının kendisi veya devrettiği şirket adına yaptığı ödemelerin tamamı ancak ve ancak şirketin devri için öngörülen 100.000,00 TL civarında olup, davacı tarafın bunun haricinde isteyebileceği gerek şahsına verilmiş, gerekse adına yapılmış bir ödemesi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın, taraflar arasında düzenlenen 15.12.2008 tarihli protokol başlıklı sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen satışa konu işyeri ve arsa vasfındaki taşınmazlar nedeniyle ödenen bedelin tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının, 15.12.2008 tarihli protokolün 4. maddesi uyarınca kararlaştırılan 7 adet taşınmazın alım-satımı konusunda anlaşılmasına ve davacının kendi edimini yerine getirmesine rağmen, sözleşme konusu taşınmazları davalının devretmediğini iddia ederek ödenen bedelin iadesini talep ettiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiği, iş bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2019 tarih, 2017/159 esas ve 2019/1409 karar sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamında, 4721 sayılı TMK’nın 706. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu, dava konusu sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, bu durumda herkesin aldığını iade ile yükümlü bulunduğu, davacının öncelikle protokolün 4. maddesi uyarınca taşınmazların satışı için davacıya yaptığı ödemeleri yazılı delille ispatlaması gerektiği, mahkemece, dava konusu olmayan şirket hisse satışı ile ilgili yapılan ödemeler dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, protokolün 4. maddesi uyarınca davacı tarafından davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu olmayan ödemelerle ilgili araştırma yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığının belirtildiği, 15.12.2008 tarihli protokolün incelenmesinde, sözleşmenin tarafların imzalarını içerdiği, ancak resmi şekilde olmayan bir sözleşme olduğu, dava konusu sözleşmenin 4. maddesi uyarınca taşınmazların devrine ilişkin olduğu da gözetildiğinde, tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmenin, resmi şekilde yapılmadığı için TMK m. 706, TBK m. 237, Tapu Kanunu m. 26, Noterlik Kanunu m. 60 uyarınca geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin herhangi bir hukuki sonuç doğurmadığı, ancak tarafların verdiklerini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilecekleri, dosya kapsamında yapılan ödemeler ve bozma öncesi alınan bilirkişi raporları incelendiğinde, davacının davalının borçları için 105.158,77 TL ödeme yaptığı, ancak protokolün 4. ve 5. maddelerine istinaden yapılmış bir ödemenin bulunmadığı, bozma sonrası davacı tarafa protokolün 4. maddesi uyarınca yapılan ödemelere ilişkin belgeleri sunması için süre verildiği, davacı tarafından yeni bir belge sunulmadığı, buna göre davacının protokolün 4. maddesi uyarınca taşınmazların satışı için davalıya yaptığı ödemeleri yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Vermiş olduğu hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay'ın bu bozma kararına uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Eldeki davada Dairemiz bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece uyulmasına karar verilen Daire bozma ilamı doğrultusunda dosya, konusunda uzman bir bilirkişiye ya da bilirkişi kuruluna tevdi edilip tarafların iddia, savunma ve itirazlarını, dosyaya sunulan tüm belgeleri değerlendiren, dosyada daha önce alınan bilirkişi raporlarını irdeleyen, davacının iddia ettiği şekilde protokolün 4. maddesi uyarınca yaptığı ödemelerden dolayı bir alacağı bulunup bulunmadığını tartışan Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde usuli kazanılmış haklar da korunarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.