Esas No: 2020/8149
Karar No: 2022/1491
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8149 Esas 2022/1491 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı banka, davalı borçlu şirket ile imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının kefil olarak imzasının bulunduğunu ve banka tarafından senet imzalattığını iddia ederek takip yapıldığını söyleyerek borçlu olmadığının tespitini ve davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi kısmen kabul ederken istinafta davacı yönünde karar verilmiş, ancak daha sonradan yapılan temyiz ile karar bozulmuş ve takip talebinin sadece asıl alacağa göre borçlu olmadığının tespiti hükmedilmiştir. Kötüniyet tazminatı talebi de reddedilmiştir. Karar onanmıştır. Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu madde 493, 609/2, HUMK madde 428.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 21.10.2020 tarih ve 2020/620 E. - 2020/621 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, davalı banka ile dava dışı Toprak Madeni Yağlar Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğunu, banka yetkililerinin istemi üzerine davacının kredi sözleşmesi imzalanırken banka tarafından vadesi ve miktarı boş olan senedi imzalayarak banka yetkililerine teslim ettiğini, davalı bankanın senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurduğunu, eş rızasının alınmaması nedeniyle kefaletin de geçersiz olduğunu ileri sürerek borçlu olunmadığının tespitine ve davalının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı asıl borçlu Toprak Madeni Yağlar Ltd. Şti. ile imzalanan genel kredi sözleşmesini davacı ...'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, bu nedenle borçlu olduğunu, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun geri ödemesi için takibe konu 10.08.2015 vade tarihli 305.000,00 TL bedelli senedin bankaya verildiğini, davacının senette avalist olduğunu, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ileri sürülemeyeceğini, genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte davacının evli olmadığını ve eş rızasının da aranmadığını, kefaletin geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının 46.452,16 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine, davacı lehine tazminata hükmedilmesine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 25.09.2017 gün ve 2017/611-669 sayılı kararı ile tarafların istinaf başvuruları reddedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairenin 03.06.2020 tarih ve 2017/5588 esas, 2020/761 karar sayılı kararı ile sair temyiz itirazları reddedilerek karar davalı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının kefaletinin geçerli olduğu, takip konusu bononun da boş olarak tanziminin mümkün olup, anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ve hamilin iktisabında kötü niyetli olduğunun veya ağır kusurlu bulunduğunun ispat edilememesi karşısında alacak miktarının tespit edilmesi gerektiği, kredi sebebiyle nakdi alacağın 258.813,45 TL olarak tespit edildiği, takip tarihinde ise asıl alacağın 305.576,27 TL olarak gösterilmiş olmakla, aradaki fark olan 46.186,55 TL asıl alacak ile davacının borçlu olmadığının anlaşıldığı, takip talebinde 225,20 TL protesto masrafı talep edilmiş olup, davacının avalist olması karşısında ödememe protestosunun çekilmesine gerek olmadığından yapılan bu masraf ile davacının borçlu olmadığının anlaşıldığı, borçlu olunan miktara göre hesaplanan 40,41TL işlemiş faiz nazara alındığında davacının toplam 46.452,16 TL ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinde bulunduğu, bozma öncesi davacı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmiş ise de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından mahkeme ilamının bu yönüyle bozulmuş olduğu, davalının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı kanaatine varılarak bu talebin reddi gerektiği gibi reddedilen kısım yönünden takip durmadığı ve şartların oluşmadığı anlaşılmakla davalı lehine de kötü niyet tazminat talebi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.379,87 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.