13. Hukuk Dairesi 2016/6105 E. , 2019/5928 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ..."in, kendisine, ... 2. Noterliği’nin 06 Ekim 2004 tarihli 8219 yevmiye sayılı işlemiyle, babası Mevlüt Yiğit"in vefatı nedeniyle diğer mirasçıları ile birlikte kendisine intikal etmesi gereken ... ilçesi Uğurlu köyünde bulunan 635, 672, 674, 676, 680,945 parsellerde kayıtlı taşınmazlardaki hak ve hisselerinin toplamını 10.000 Euro karşılığında sattığını, parasının tamamını da aldığını, ancak taşınmazların devir ve ferağ işlemini tapu dairesine giderek yapmadığını, ayrıca ... 2. Noterliği’nin 06 Ekim 2004 tarihli 8220 yevmiye sayılı işlemiyle ... Uğurlu köyünde bulunan 676, 672, 674, 903, 904, 910, 911, 929, 930, 941, 945 parsellerdeki kendisine ait taşınmaz hisselerini de 5.000 Euro karşılığında sattığını, bu taşınmazların da devir ve ferağ işlemini yapmadığını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/11 esas sayılı dosyası ile ferağa icbar davası açtığını ancak reddedildiğini, davalının taşınmazları kendisine teslim etmediğini, taşınmazları halen davalının kullandığını, bu nedenle öncelikle dava konusu taşınmaza dava süresince tedbir konulmasını ve davalarının kabulü ile davalıya ödemiş olduğu 15.000 Euro (30.000) TL paranın ödeme tarihleri noter sözleşmesi tarihinden başlayarak işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini, dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalı ile noterde iki ayrı satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, buna göre davalının murisinden intikal edecek taşınmaz hisselerini ve kendisine ait taşınmaz hisselerini devredeceği hususunda anlaştıklarını ancak davalının tapuda hisse devirlerini gerçekleştirmediğini; davalının murisinden intikal eden taşınmaz hisseleri için açılan tapu iptal tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek, her iki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile verdiği bedelin faiziyle iadesini istemiş; davalı, taşınmazların iştirak halinde olması nedeniyle, davanın reddini dilemiş; mahkemece ise, muristen intikal eden taşınmaz hisseleri için “taşınmazlarda davalının diğer hissedarlar ile birlikte iştirak halinde mülk sahibi olduğu, bu sebeple sözleşmeyi ifa etme olanağının bulunmadığı, bu sebebe dayanılarak ferağa icbar davasının reddedildiği, sözleşmenin ifası olanağı bulunmayan taşınmazlar yönünden davacının bu sözleşme bedelini geri isteme hakkının bulunmadığı..." gerekçesiyle; davalının kendisine ait taşınmaz hisseleri için de "davalının müşterek malik olduğu, hissesinin belli olduğu, davacının bu parsellere yönelik olarak tescil davası açma hakkı bulunduğu, bu hakkını kullanmadan sözleşmenin ifa edilmemesi sebebi ile sözleşmedeki ücretin iadesi davasını açamayacağı..." gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davalının murisinden intikal eden taşınmaz hisseleri yönünden; iştirak halinde malik bulunduğu taşınmazlardaki hisselerinin noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satılıp bedelinin ödendiği hususu ile, davacının aldığı hisselerin adına tescili için açtığı tapu iptal ve tescil davasının reddedildiği, ret kararının 16.05.2005 tarihinde kesinleştiği hususu dosya kapsamı ile sabit olup tartışmasızdır. Taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Ne var ki satışa konu paylar, taşınmazlar üzerindeki iştirak hali çözülmediğinden ifa olanağı henüz doğmadığından açılan tapu iptal tescil davası reddedildiği anlaşılmaktadır. Davacılar, satın aldıkları payların adlarına tescili sağlanamadığından açtıkları bu dava ile artık tescil ve aynen ifa talebinden vazgeçmektedirler. Öyle olunca da taşınmazların değerini isteyebilirler. Bu durumda, dava tarihi itibariyle taşınmazlarındaki satış vaadine konu hisselerin değerinin bilirkişi vasıtasıyla belirlenip bu miktarlara hükmedilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıdaki 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.