19. Ceza Dairesi 2021/5836 E. , 2021/6453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5941 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteminin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
6273 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihte hakkında kovuşturma başlatılmış olan ancak henüz tamamlanmayan dava dosyalarında, mahkemelerce idari yaptırım (tedbir) kararı verileceği ise geçici 3/7. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bazı mahkemelerce iddianame ile sanık hakkında dava açılan dosyalarda, eylemin suç olmaktan çıkarılması nedeniyle beraat ve eylemin kabahate dönüşmesi nedeniyle idari yaptırım (tedbir) kararına da hükmedildiği görülmektedir. Hatta bu hususta, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 21.01.2014 tarihli, 2012/3-1516 E. 2014/21 K. sayılı ve 04.02.2014 tarihli, 2012/3-1517 E. 2014/36 K. sayılı emsal kararlarında;
"...Bu düzenlemeye göre kovuşturma safhasında, kovuşturma konusu fiilin suç oluşturmayıp, kabahat sayıldığının anlaşılması halinde, idari yaptırım kararı verilmesi için dosyanın ilgili kamu kurum yada kuruluşuna gönderilmesi yerine davayı gören mahkemece idari yaptırım kararı verilecektir. Bu halde mahkemece, açılan kamu davası dolayısıyla yürütülmekte olan kovuşturma konusu fiilin suç oluşturmadığı gerekçesiyle hükmolunacak beraat kararıyla sonuçlandırılması ve idari yaptırıma karar verilmesi gerekecek ve bu uygulama 5326 sayılı Kanunun 27. maddesi, 5237 sayılı TCK ve 5271 sayılı CMK"nun sistematiği birlikte değerlendiğinde hükmün karıştırılması niteliğinde olmayacaktır..."
İfadelerinde oluşan gerekçede belirtildiği üzere; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 27/7. maddesi içeriğinden, hakkında düzenlenen iddianame ile kamu davası açılan bir sanığın üzerine atılı fiilin, kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde; mahkemece açılan davanın beraatle sonuçlandırılmasına ve idari yaptırıma karar verilmesi gerektiğine açıkça içtihat edilmesi karşısında;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde yazılı, temyize konu edilen hükmün itirazı kabil olması gerekçesiyle bu yola başvurulması gerekirken temyiz incelemesine konu edilemeyeceğine dair, düşünceye iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
Suç tarihi itibarıyla sanığa isnat edilen 5941 sayılı Kanuna aykırılık suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi bulunması, zamanaşımını en son kesen işlemin sanığın savunmasının alındığı 14.09.2011 tarihinden inceleme tarihine kadar, öncelikle 8 yıllık olağan dava zamanaşımının gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması,
Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK"nin 322. maddesinin verdiği yetkiyle, 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, 09.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.