19. Ceza Dairesi 2021/6865 E. , 2021/6451 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık ..."in mahkumiyetine dair Adana 2. İcra Ceza Mahkemesinin 31/05/2017 tarihli ve 2016/432 esas, 2017/325 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1. fıkra 2. cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine yapılan uyarlama yargılaması sonucunda sanığın mahkumiyetine ilişkin Adana 2. İcra Ceza Mahkemenin 10/04/2018 tarihli ve 2016/432 esas, 2017/325 sayılı ek kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ve adı geçen sanığın 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 36.710,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Adana 3. İcra Ceza Mahkemesinin 26/04/2019 tarihli ve 2019/41 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 03.03.2021 gün ve 2019 - 17355 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.03.2021 gün ve KYB - 2021 / 31337 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Sanık hakkında her ne kadar Adana 3. İcra Ceza Mahkemesince sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile Adana 2. İcra Ceza Mahkemenin 10/04/2018 tarihli ve 2016/432 esas, 2017/325 sayılı uyarlamaya ilişkin ek kararının kaldırılarak, sanığın 380 gün adli para cezası üzerinden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddesine göre 7.600,00 Türk lirası adli para cezası ve 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1. maddesi uyarınca çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağından bahisle 36.710,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Adana 2. İcra Ceza Mahkemesinin 31/05/2017 tarihli ve 2016/432 esas, 2017/325 sayılı kararında, sanık hakkında 300 gün adli para cezası üzerinden 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılma yoluna gidildiğinin anlaşılması karşısında, Adana 2. İcra Ceza Mahkemesinin 31/05/2017 tarihli kararı ile 300 gün üzerinden verilen 6.000,00 Türk Lirası adlî para cezasının sanık lehine kazanılmış hak olacağı, dolayısıyla uyarlama kararı sonrası verilen mercii kararındaki 380 gün adli para cezasının, uyarlama öncesi verilen ilk karardaki 300 günlük adli para cezasına göre sanık aleyhine olacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebine konu edilen dosyada, sanık hakkında 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesine aykırı şekilde karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan süresi içinde yapılan şikayet üzerine başlayan yargılama sonucu, 31.05.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 5/1. maddesi gereği, 3095 sayılı Kanun gereği ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi, icra dosya masrafları vs. gider kalemlerinin de hesaplanması suretiyle; sanığın öncelikle 300 gün adli para cezasına, günlüğü 20TL"den 6000 TL adli para cezasına, Kanun gereği hükmedilecek cezanın miktarı, çekin karşılıksız kalan miktarından, temerrüt faizi, icra masrafları vs. giderlerden az olmayacağından; sanığın neticeten 50.693,54 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan yasaklanmasına dair hüküm kurulduğu, hükmün istinaf yoluna gidilmeksizin kesinleştiği, infaz aşamasında Anayasa Mahkemesinin 26.07.2017 tarihli, 2016/191 E. 2017/131 K. sayılı kararıyla; Çek Kanunu"nun 5/1. maddesinde yer alan "temerrüt faizi vs. gider kalemlerine" dair kısmın iptaline hükmedildiği ve madde metninden bu kısmın çıkartıldığının anlaşılması üzerine, mahkemece bu kez dosyanın re"sen ele alınarak yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, sanığın öncelikle 1836 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, günlüğü 20 TL"den paraya çevrilerek neticeten 36.720 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan yasaklanmasına dair hüküm kurulduğu, hükme karşı bu kez sanık müdafiince "sanığın savunma hakkının kısıtlandığı" gerekçesiyle yapılan istinaf başvurusu üzerine; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 2018/1453 E. 2019/737 K. sayılı kararıyla, 5275 sayılı Kanun"un 101/3. maddesi uyarınca, uyarlama yargılaması sonucu verilen hükümlere karşı ancak itiraz yasa yoluna başvurulabileceğinden bahisle dosyanın incelenmeksizin iade edildiği, itiraz merci olan Adana 3. İcra Ceza Mahkemesinin 26.04.2019 tarihli 2019/41 D.İş. sayılı kararıyla, 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesinde verilecek cezanın çekin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağı gerekçesiyle itirazın kabulüyle sanık hakkındaki hükmün kaldırılmasına ve sanığın öncelikle 380 gün adli para cezasıyla, günlüğü 20 TL"den paraya çevrilerek 7.600 TL adli para cezasıyla, verilecek ceza çekin karşılıksız kalan miktarından az olmayacağından sanığın neticeten 36.710 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına kesin olarak karar verdiği görülmüştür.
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı ilamat - infaz savcılığınca, sanık hakkında kesinleşen ve infaza esas 36.710 TL adli para cezasının infazında, mahkemece günlüğü 20 TL"den hesaplanan hapse çevirme katsayısının, 5275 sayılı Kanun gereği bu miktardan uygulanması halinde hukuka aykırılık oluşacağı, ancak 5275 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinde açıkça yazılı olduğu üzere günlüğü 100 TL"den hapse çevrilmesi için bir ek karar verilmesi gerektiği yönünde mahkemeye başvurulduğu, mahkemece aynı dosya üzerinden verilen 20.09.2019 tarihli ek kararda; başvurunun ancak kanun yararına bozmaya konu edilebileceği gerekçesiyle infazın durdurulmasına karar verildiği ve infaz savcılığınca Adalet Bakanlığından infaza dair sorunun çözülmesi için kanun yararına bozma talep edildiği görülmüştür.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan kanun yararına bozma ihbarnamesi içeriğinde, merci Adana 3. İcra Ceza Mahkemesinin 26.04.2019 tarihli, 2019/41 D.İş. sayılı kesin nitelikli kararının, sanık hakkında Anayasa Mahkemesinin iptal kararı öncesinde ilk kez hükmedilen temel ceza olan 300 gün üzerinden verilen 6.000 TL adli para cezasının sanık lehine bir kazanılmış hak olacağı, sonradan merci tarafından verilen 380 gün adli para cezasının ise sanığın daha aleyhine bir sonuç doğuracağı gözetilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olacağından bahisle, merci kararının bozulmasının talep edildiği,
Ancak, talepnamede sanık hakkında takdiren hükmedilen 300 gün adli para cezasının, yargılamanın ilk aşamasında belirlenen bir temel ceza olduğu, bu miktardan başlayan uygulama sonucu sanığın neticeten 50.693,54 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün kesinleştiği fakat infaza esas teşkil etmediği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında, bir uyarlama yargılaması yapıldığı ve sanık hakkında temel ceza olarak takdiren ve teşdiden 1836 gün adli para cezasından başlayan ve neticeten 36.720 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair yeni bir hüküm kurulduğu, bu hükme karşı yapılan itiraz sonucu bu hükmün de kaldırıldığı ve merci tarafından takdiren 380 gün adli para cezasından başlayarak neticeten sanık hakkında 36.710 TL adli para cezasına hükmedildiği, sonuç ceza olarak (infaza esas olacak şekilde) sanık hakkında ortada sadece 36.710 TL adli para cezası hükmü bulunduğu, kazanılmış hak kavramının sanık hakkında uygulanan uyarlama davası öncesinde kurulan ve hukuken bir değer atfedilemeyecek olan temel ceza belirlemesiyle bir ilgisi olmadığı, keza sanık hakkında infaza esas mahiyette verilen en lehe cezanın bozulması istenen ve merci tarafından 26.04.2019 tarihinde itiraz üzerine verilen sonuç ceza miktarı olduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yukarıda tüm ayrıntılarıyla anlatılan somut uyuşmazlıkta; kanun yararına bozma yoluna başvuran infaz savcılığınca ileri sürülen infaza esas (sonuç ceza) olan adli para cezasının günlüğünün hangi miktar üzerinden hapse çevrileceği hususunda, mahkemece hükmün infazına dair tereddütün giderilmesi için bir karar verilmesi gerekirken, 20.09.2019 tarihli ek kararla sadece infazın durdurulmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olup olmaması sebebiyle, bu ek karar yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceğinin takdir ve ifası için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.