Esas No: 2022/1101
Karar No: 2022/1555
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1101 Esas 2022/1555 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, alacak istemiyle ilgili davanın kabulüne karar veren İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi sonucu çıkarılan istinaf peşin harcının yatırılmaması gerekçesiyle istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına ek karar vermiştir. Bu kararın istinaf edilmesi sonucu yapılan istinaf başvurusu ise esastan reddedilmiş ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz istemi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır. Kararda, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi durumunda alınması gereken istinaf red harcının maktu olduğu belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: T.C. Anayasası, madde 73/3; 492 sayılı Harçlar Yasası, madde 2, (1) sayılı Tarife, III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a, 1/e ve 2/a maddeleri; HMK, madde 353/b-1, madde 370/1 ve madde 372.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 27.04.2021 tarih ve 2015/274 E. - 2021/301 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına dair 23.09.2021 tarihli ek kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.12.2021 tarih ve 2021/2191 E. - 2021/1703 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dava, ticari işletme devrinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine ilk derece mahkemesince çıkarılan muhtıraya rağmen nispi istinaf karar harcının süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına ek karar ile karar verilmiş, bu kararın da istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesince istinaf istemi esastan reddedilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen ek kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 07/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, nispi değere tabi bulunan ve kabulüne karar verilen davada, kararın davalıca istinaf edilmesi durumunda alınması gerekli istinaf peşin harcının maktu mu yoksa nispi mi olacağına ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince, verilecek kararlardan istinafa başvuran davalının en fazla aleyhine sonuç doğuran karar, HMK 353/b-1 maddesinde ifade edilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararıdır.
İstinaf başvurusu üzerine alınacak peşin harcın, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebileceği ihtimaline göre alınması gerekir.
Bu halde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi durumunda alınacak istinaf red harcı maktu mu yoksa nispi mi olmalıdır?
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, İlk Derece Mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır. Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalıca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, davalı tarafından istinaf peşin harcı olarak maktu harç yatırılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalardan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi durumunda alınması gereken harç maktu olduğundan, peşin harcın davalıca maktu olarak ödenmesinde açıklanan yasa ve tarife hükümlerine bir aykırılık bulunmamaktadır.
Bu halde, İlk Derece Mahkemesince HMK 344 maddesi gereğince verilen 23.09.2021 tarihli, davalının istinaf etmemiş sayılma kararı usul ve yasaya aykırıdır. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi ek kararının kaldırılarak kararın esasının incelenmesi gerekirken, ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi isabetli olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.