Esas No: 2022/929
Karar No: 2022/1567
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/929 Esas 2022/1567 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karar, bir bayilik sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle kesinleşen cezai şart alacağı kararına karşı yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacıların temyiz başvurusu ise reddedilmiştir. Kararı temyiz eden davacıların temyiz istemi reddedilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir:
- HMK 370/1
- HMK 372
- HMK 362/1-a ve 2. fıkra
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ44. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.06.2017 tarih ve 2016/524 E. - 2017/569 K. sayılı kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesince verilen 14.10.2021 tarih ve 2020/391 E. - 2021/1155 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine verilen temyiz dilekçesinin reddine dair 28.12.2021 tarihli ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle daha önce yapılan yargılama sonucunda verilen ve kesinleşen, bu dava davacıları aleyhine hükmedilen toplam 12.500 USD bedelli cezai şart alacağı kararına karşı yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyiz başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 28.12.2021 tarihli ek karar ile kararın kesin olduğu gerekçesi ile davacıların temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Ek karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, ek kararın dayandığı gerektirici sebeplere yabancı para alacaklarında temyiz kesinlik sınırının dava tarihindeki efektif satış kurun üzerinden belirlenecek olmasına, temyiz olunan miktarın 6100 sayılı HMK 362/1 – a maddesinde öngörülen kesinlik sınırları içerisinde bulunmasına göre ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile ek kararın onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile HMK 370/1 maddesi gereğince ek kararın ONANMASINA, HMK 372 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 07/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1. Dava, icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. Yargılama sonucunda icra takibine konu 7.494 USD miktarında döviz için başlatılan icra takibine itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince kararın verildiği 2021 yılı itibariyle HMK 362/1-a maddesi uyarınca temyiz sınırının 78.630 TL olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
3. Daire çoğunluğunca, davaya konu 7.494 USD’nin davanın açıldığı tarih itibariyle 25.536 TL olduğu, oysa BAM kararının verildiği 25.11.2021 tarih itibariyle temyiz kesinlik sınırının 78.630 TL olması nedeniyle miktar yönünden temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
4. Hukuk ve adalet anlayışında yaşanan gelişmelere orantılı olarak 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36.maddesinde “Adil yargılanma hakkı” temel insan hakları arasında sayılmıştır. Adil yargılanma ilkesi kapsamındaki haklardan bir de, “Mahkemeye Erişim Hakkı” dır. Diğer bir anlatımla, “mahkemeye erişim hakkı” adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından birisidir. Mahkemeye erişim hakkı şüphesiz yüksek mahkemeye ulaşma hakkını da kapsar (AYM 23.10.2019 T. ve 2016/73086 BB no’lu). Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (..., Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s.31 vd.). Bu bağlamda mahkemeye erişim konusunda yasalarda muğlak bir hüküm bulunması halinde, adil yargılanma hakkını sağlayan hüküm tercih edilmelidir.
5. Mülga 1086 sayılı HUMK döneminde Kanunun 427/2-son maddesinde yer alan “Miktar veya değeri birmilyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü birmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklindeki düzenlemeye istinaden, yargı organlarınca, davanın açıldığı tarihteki değeri esas alınarak temyizde kesinlik sınırı belirleniyordu. Aynı husus 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a ve 2.fıkrasında “a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklinde benzer düzenleme içermektedir. Adil yargılanma, hukuki dinlenilme gibi kavramların, yüksek enflasyon, devalüasyon ve diğer ekonomik krizlerin olmadığı bir dönemde va’z edilen 1927 tarihli 1086 sayılı HUMK döneminde temyiz kesinlik sınırı hakkında var olan eksik ve hatalı yorumların, anılan kavramların ve olguların neşet ettiği 6100 sayılı HMK döneminde sürdürülmesi isabetli görünmemektedir. Ancak alacağın döviz olarak talep edildiği durumlarda, ülkemiz gibi yüksek kur artışlarının görüldüğü ülkelerde, davadaki kesinlik sınırının dövizin dava tarihindeki değeri esas alınarak, bu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçip geçmediği değerlendirmesi, “Mahkemeye Erişim Hakkına” diğer bir anlatımla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edebilir. Sayın Daire çoğunluğu yorumuna göre; söz gelimi 2012 yılı başında usd/TL kuru 1,75 TL iken o tarihte açılan 60.000 usd meblağlı davanın TL değeri 105.000 TL iken, 2022 yılı başında usd/TL kuru 15,60 TL, 60.000 USD’nin değeri ise 936.000 TL’dir. Bu bağlamda 2012 yılı başında açılan bir dava 2022 yılı başında karara bağlanmış ise, 100.000 USD üzerinden açılan ancak hüküm anında 936.000 TL değerinde olan davada temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bununla birlikte 107.091 TL değer üzerinden açılan ve 2022 yılında karara bağlanan davada ise temyiz yolu açık kabul edilmesi (2022 temyiz sınırı 107.090 TL) açık bir tezat teşkil edecektir. Bu durumda davası uzun süren taraflar hem uzun yargılamadan, hem de yüksek mahkemeye erişim kısıtlamasından dolayı iki kere mağdur olacaklardır.
6. HMK’nın 362/2.maddesinde temyiz kesinlik sınırı hakkında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” sözcüğünün, yüksek mahkemeye erişim hakkının zorlaştırılmaması ve “adil yargılanma hakkı” kapsamında yorumlanması gerekir.
7. Somut olayda, davacı taraf 7.494 USD yönünden itirazın iptali talep edilmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 25.11.2021 tarihi itibariyle hüküm olunan (USD’nin efektif satış değeri olan 7,494x12,0370 MB ES Kuru=) 90.228 TL değer üzerinden temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşıldığı halde Daire çoğunluğu tarafından temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesini isabetli bulmuyorum.