Hukuk Genel Kurulu 2017/3129 E. , 2021/1041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı (temlik alan) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 16.07.2012 tarihli kredi kartı sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davalının kredi kartı ile yaptığı harcamaları ödememesi üzerine kredi kartı hesabının 03.06.2013 tarihli noter ihtarnamesi ile kapatıldığını ve borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.01.2016 tarihli ve 2015/772 E., 2016/82 K. sayılı kararı ile; bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalının son hesap kesim tarihi olan 30.05.2013 tarihinde fiili harcama miktarının 21.719,71TL, bu tarih itibari ile birikmiş faiz ve BSMV’sinin 4.421,72TL olduğu, 03.06.2013 tarihli kat ihtarnamesi ile davalıya yedi gün ödeme süresi tanınarak ihtarnamede belirtilen 26.386,07TL’nin ödenmesinin istenildiği, ihtarnamenin 19.06.2013 tarihinde davalıya bizzat tebliğ edildiği, davalının ihtarnamedeki borcunu ödemeyerek yedi günün bitimi ile 27.06.2013 tarihinde temerrüde düştüğü ve yine borcunu ödemeyen davalı hakkında 02.08.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığı, icra takip talebinde faiz cinsi ve oranı belirtilmeksizin akdi faiz veya faiz cinsi belirtilmeksizin %70,80 oranında temerrüt faizi talep edildiği, bu durumda faiz taleplerinin yasal faiz olduğu, ancak faiz oranının yanlış istenip doğrusunun %70,80 olmayıp yıllık %9 oranındaki yasal faiz olduğunun kabulü gerektiği, buna göre yapılan hesaplama uyarınca takip talebindeki miktarlar aşılmaksızın ve doğru hesaplamaya göre takip tarihi itibari ile davalının davacıya toplam 25.727,35TL ve takipten sonra işletilecek faiz ve BSMV borcunun olduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 21.719,71TL asıl alacak, 3.735,52TL işlemiş akdi faiz, 190,05TL işlemiş temerrüt faizi, 16,83TL %5 BSMV, 65,24TL ihtar gideri olmak üzere toplam 25.727,35TL üzerinden devamına ve asıl alacak miktarı olan 21.719,71TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride azalması hâlinde azalan oranlarda yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 27.02.2017 tarihli ve 2016/6960 E., 2017/1484 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, davalı ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi gereği davalının kullandığı kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, icra takip talebinde faiz cinsi ve oranı belirtilmeksizin %70,80 oranında temerrüt faizi talep edildiği, bu durumda faiz taleplerinin yıllık %9 oranındaki yasal faiz olduğunun kabulü gerektiği, takip tarihi itibari ile davalının davacıya toplam 25.727,35.-TL ve takipten sonra işletilecek faiz ve BSMV" den borcunun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı bankanın temyiz itirazlarına gelince, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26.maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle somut olayda 5464 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınarak alacağın tespiti gerekirken, uygulama yeri bulunmayan 6098 sayılı TBK.nun 88-120 maddesi hükümleri dikkate alınarak alacağı belirleyen eksik incelemeye dayalı rapora göre yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.07.2017 tarihli ve 2017/332 E., 2017/548 K. sayılı kararı ile; dava konusu olayda faiz sınırlaması hususu değil her davada nazara alınan takip talebindeki miktarların aşılamayacağı kuralının uygulandığı, takip talebinde bulunan ister tacir ister tüketici ister devlet isterse banka olsun takip talebinde ne istiyorsa yasal koşullar el veriyorsa en fazla talep kadar hak verilebileceği, dava konusu takipte davacı bankanın faiz adını ve cinsini belirtmeksizin akdi faiz veya temerrüt faizi isimleri altında veya %70,80 oranı belirterek faiz istediği, Yargıtay uygulaması gereğince faizin cinsinin belirtilmediği durumlarda yasal faiz istendiğinin veya sadece yüksek oran belirtilerek faiz istenilmiş ise yasal faiz oranı her ne ise o oranda faiz talep ettiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle davacının işlemiş ve işleyecek faiz taleplerinin tamamen yasal faize yönelik olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı (temlik alan) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine, davacı banka tarafından başlatılan icra takibinde, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faiz oranları dikkâte alınarak mı yoksa yasal faiz oranı uyarınca mı alacak miktarının tespit edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuatın açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
13. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun (5464 sayılı Kanun) “Faiz Hesaplaması” başlıklı 26. maddesi;
“Bir hesap dönemine ilişkin toplam borç tutarı veya hesap bakiyesi üzerinden, o döneme ilişkin hesap özetinin düzenlendiği hesap kesim tarihinden önceki bir tarih itibarıyla faiz yürütülebileceğine ilişkin kayıtlar hükümsüzdür. Nakit kullanımına ilişkin borçlar hakkında işlem tarihi esas alınabilir. Nakit kullanımı kapsamında değerlendirilecek işlemler Kurulca belirlenir.
Dönem borcunun bir kısmının ödenmesi halinde kalan hesap bakiyesi üzerinden faiz hesaplanır. Kalan hesap bakiyesine, asgarî tutar ve üzerinde ödeme yapılması durumunda akdi faiz, asgarî tutarın altında ödeme yapılması durumunda ise gecikme faizi uygulanır. Temerrüt hali de dahil olmak üzere, kart uygulamasından doğan borçlarda bileşik faiz uygulanmaz. (Değişik fıkra:20/2/2020-7222/20 md.) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit ve ilan etmeye yetkilidir.
Hesap kesim tarihi ile son ödeme tarihi arasında on günden az bir süre olamaz.
Katılım bankaları açısından bu Kanun uygulamasında yer alan faiz kâr payı, gecikme faizi ise gecikme cezası olarak uygulanır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi kredi kartları için uygulanmaz”.
Şeklinde düzenlenmiştir.
14. Öte yandan “Genel Kanun - Özel Kanun” ilişkisine de değinmekte yarar bulunmakta olup, Kanun hükümlerinin içerdiği konular açısından her olaya veya herkese uygulanması mümkün olan Kanunlar “Genel Kanun” , buna karşılık belirli olaylara veya belli durumlara uygulanan Kanunlar ise “Özel Kanun” olarak tasnif edilmektedir.
15. Hukuk normları hiyerarşisinde aynı hususla ilgili farklı düzenlemeler içeren eşit hiyerarşik statüyü paylaşan normların var olması hâlinde mevcut olaya uygulanacak hukuk normları “Genel Kanun - Özel Kanun” ilişkileri göz önünde bulundurularak tespit edilmelidir. Aynı olaya ilişkin iki Kanun hükmünün çatıştığı bu durumlarda daha özel düzenlemeler içeren Kanun hükümlerinin uygulanması esastır.
16. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 16.07.2012 tarihinde “Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi” imzalanmış olup, dava dilekçesi incelendiğinde eldeki davanın, davalı tarafça ödenmeyen kredi kartı borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmaktadır.
17. Davacı banka tarafından davalı hakkında Konya 4. İcra Dairesinin 2013/8533 E. sayılı icra dosyasında başlatılan icra takibinde, 21.933,12TL asıl alacak, 3.735,52TL kat tarihine kadar işlemiş akdi faiz, 3.206,58TL işlemiş temerrüt faizi (%70,80 temerrüt faizi), 136,69TL vergiler toplamı, 65,24TL masraf olmak üzere toplam 29.007,15TL’nin davalıdan tahsili istenmiştir.
18. Uyuşmazlık bu niteliği itibariyle 5464 sayılı Kanun kapsamında düzenlenmiş olan kredi kartı borcundan kaynaklanmakta olup, anılan Kanun’un 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğu dikkate alındığında, somut olayda 5464 sayılı Kanun’a göre genel Kanun niteliğinde olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88 ve 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
19. Mahkemece 5464 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faizi oranları dikkate alınarak alacak miktarının tespiti gerekirken, davacı banka tarafından talep edilen akdi ve temerrüt faiz oranın yasal faiz olduğu kabul edilerek, bu orana göre belirlenen alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması yerinde değildir.
20. Öte yandan Özel Dairenin bozma kararının ikinci bendinde, "alacağı belirleyen eksik incelemeye dayalı rapora göre" şeklinde açıklama yer almış ise de; mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre değil, asıl alacak miktarına işlemiş faiz hesabı bizzat yapılarak karar verildiği anlaşılmakla, bu ifadelerin Özel Dairenin bozma kararı kapsamından çıkartılması gerektiği kabul edilmiştir.
21. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı (temlik alan) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararının ikinci bendinde yer alan "alacağı belirleyen eksik incelemeye dayalı rapora göre" ibaresinin çıkartılmak suretiyle bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3. madde gereğince uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.