Esas No: 2021/4049
Karar No: 2022/1591
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4049 Esas 2022/1591 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davada, davalının davacı şirkete ait kağıda sonradan eklediği metne dayanarak kambiyo senedi ihdas edip icra takibi başlattığı iddiasıyla açılan davada, mahkeme tarafından kısmen kabul edilen kararın temyizi üzerine Daire, kararı onamıştır. Ancak taraf vekillerinin karar düzeltme istemi üzerine yapılan incelemede, mahkemenin senedin teminat amaçlı düzenlendiği konusunda doğru bir karar verdiği ancak senedin tamamının hükümden düşürülmesinin yanılgılı bir değerlendirme olduğu belirlenmiştir. Bu sebeple, mahkeme kararı bozulmuştur. Kararda, HUMK'nın 440. maddesi de açıklanarak, taraf vekillerinin sair karar düzeltme istemlerinin reddine, ancak 2. ve 3. numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 09.11.2018 gün ve 2018/440 - 2018/752 sayılı kararı onayan Daire'nin 03.02.2021 gün ve 2020/5074 - 2021/819 sayılı kararı aleyhinde taraf vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçelerinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının davacı şirkette evrak işlerini takip eden bir işçi olduğunu, davacı şirket yetkilisinin bir soruşturma nedeniyle tutuklandığı bir dönemde davacı şirketin bankacılık işlerinin takip edilmesi bakımından davalıya verdiği boş ve imzalı A4 kağıdının üzerine sonradan kambiyo senedine ilişkin metni ekleyerek davacı şirket hakkında icra takibi başlattığını, davacının şikayeti üzerine davalının kollukta verdiği ifadesinde senedin teminat olarak verildiğini beyan ettiğini, bu beyanın dahi davacı şirketin davalıya borçlu olmadığını ortaya koyduğunu ileri sürerek, davacının bahsedilen bono ve icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının gerçekte sahibi olmasına rağmen kağıt üstünde davalı adına kayıtlı görülen ve davacının talimatları ile yönetilen dava dışı Bildik Petrol Ltd. Şti.'nin vergi borcu ile 3. kişilere olan borçlarının davacı tarafından ödenmesi hususunda tarafların anlaştığını ve bu borcun ödenmemesi halinde takibe konulmak üzere davacının davalıya davaya konu bonoyu verdiğini, bahsedilen borçlar davacı tarafından ödenmediği gibi dava dışı Bildik Petrol Ltd. Şti.'nin içinin boşaltılması nedeniyle dava konusu bononun takibe konulduğunu, sahtelik iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Taraf vekilleri, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan ve HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiç birisini ihtiva etmeyen diğer karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
2-) Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosyaya celbedilen resmi kayıtlara göre, davalının kurucu ortağı ve müdürü olduğu Bildik Petrol...Ltd. Şti’nin vergi borcu bulunmakta olup, davalı ilgili vergi dairesince bu borçtan şirket müdürü sıfatıyla sorumlu tutulmuştur.
Yapılan yargılama kapsamında toplanan delillerden, anılan şirketin perde arkasındaki kurucuları ve yetkililerinin davacı şirketin yetkilileri olduğu, şirketin paravan olarak davalının üzerine kurulduğu ve davaya konu bononun davalının şirket müdürü sıfatı sebebiyle sorumlu olduğu vergi borcunun teminatı olmak üzere keşide edilip davalıya verildiği anlaşılmakta olup, mahkemenin bu husustaki kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Keza mahkemece, senedin belirtilen hususa ilişkin teminat fonksiyonu gözetilerek menfi tespit isteminin takip tarihi itibariyle oluşan hale göre karara bağlanması da ilkesel olarak isabetlidir. Nitekim mahkemece bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda, şirketin vergi borcu sebebiyle takip tarihi itibariyle ilgili vergi dairesine ödenen 148.683,84 TL’nin 99.122,56 TL’sinin davalı, bakiye kısmının ise davacı tarafından ödendiğinin kabulü ile, davalı tarafından ödenen miktar bakımından senedin teminat fonksiyonun gerçekleştiği, davacı tarafından ödenen tutar bakımından ise gerçekleşmeyip, takibin bu tutar bakımından haksız olduğu, kalan tutar bakımından ise henüz davalı yanca yapılan bir vergi borcu ödemesi olmadığından senedin mevsimsiz olarak takibe koyulduğunun kabulü ile hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Ancak davalı yan, yargılamanın hiçbir safhasında vergi borcunun kendisi tarafından ödendiğini savunmamış, tersine ödemelerin davacı tarafından yapıldığını iddia etmiş, hatta bu gerekçeyle takibi davacı tarafından ödendiğini iddia ettiği 4.000.000 TL’yi senet bedelinden mahsup ederek 3.850.000 TL üzerinden başlatmıştır. Davacı yan, her ne kadar ödemenin kendisi tarafından yapıldığını kabul etmese de, senedin davalının şirket müdürü sıfatıyla ödemek zorunda kalabileceği vergi borcunun teminatı olmak üzere ihdas edildiği gözetildiğinde burada önemli olan husus vergi borcunun davacı ya da bir başkası tarafından ödenmesi değil, bizzat davalı tarafından ödenmesidir. Davalı takip tarihi itibariyle kendisi tarafından yapılan bir ödeme bulunmadığını belirtiğine göre, mahkemece takibe koyulan 3.850.000 TL’nin tamamının mevsimsiz olarak takibe konulduğunun kabulü ile hüküm tesisi gerekirken davalının açık kabulüne aykırı şekilde yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-) Davalı yanın karar düzeltme isteminin incelenmesine gelince, yukarıda da ifade edildiği üzere her ne kadar senedin takibe koyulduğu tarihte davalı tarafından vergi borcuna ilişkin olarak yapılan bir ödeme bulunmasa da, vergi borcu halen mevcut olduğundan ve davalı şirket müdürü sıfatıyla bu borçtan sorumlu olmaya devam ettiğinden senedin teminat fonksiyonu devam etmektedir. Bononun teminat amacıyla düzenlenmesine bir engel bulunmadığına göre mahkemece davacının davaya konu bono nedeniyle takip tarihi itibariyle borçlu olmadığına yönelik hüküm tesisi gerekirken senedi tamamıyla hükümden düşürecek şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, Dairemizce mahkeme hükmünün yukarıda sebeplerle bozulması gerekirken yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından taraf vekillerinin yukarıda ifade edilen yönlere ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Dairemizin 03.02.2021 gün, 2020/5074 Esas-2021/819 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkeme hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair karar düzeltme istemlerinin reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairemizin 03.02.2021 gün, 2020/5074 Esas-2021/819 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkeme hükmünün, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan sebeplerle ise davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının istekleri halinde karar düzeltme isteyen taraflara iadesine, 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.