18. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6917 Karar No: 2016/978 Karar Tarihi: 25.01.2016
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/6917 Esas 2016/978 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dedesi tarafından kısıtlanması talep edilen kişinin vasi tayini istemiyle açılan davanın kabul edildiği ancak mahkeme kararında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık bir şekilde gösterilmediği belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre mahkeme kararlarında hüküm sonucu kısmında isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, hüküm tesisinin isabetsiz olduğu ve mahkemece dosya kapsamı dikkate alınarak usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, HMK'nun 294. ve 297. maddelerine değinilmiştir. Hükümün tefhiminin duruşma tutanağındaki kısa kararla yapıldığı ve sonradan yazılan gerekçeli kararın tefhim edilen kısa karara uygun olması gerektiği belirtilirken, çelişkili hüküm yaratılması durumunun mutlak bozma nedeni olduğu vurgulanmıştır. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi kapsamında kısıtlama talebiyle ilgili bir hüküm olduğu belirtilmiştir.
18. Hukuk Dairesi 2015/6917 E. , 2016/978 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, vasi tayini istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; dedesi olan ..."un kısıtlanmasını istimiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. HMK.nun 294.maddesinin 3. fıkrasında ise “hükmün tefhiminin herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle hükme bağlandığından; sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması, 10.04.1992 gün ve 1991/7-1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mutlak bozma nedenidir. Somut olayda, taraflara tefhim edilen kısa kararda "Davanın kabulü ile, ..."un kısıtlanmasına, kendisine, ..."un vasi olarak tayinine," denildiği halde gerekçeli kararda " Davanın kabulü ile ... .... T.C. Kimlik nolu ..."ın Türk Medeni Kanunu"nun 405. maddesi kapsamında kısıtlanmasına," şeklinde hüküm kurularak çelişki yaratıldığından, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmak olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.