4. Hukuk Dairesi 2020/383 E. , 2020/2789 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... (kendi adına asaleten ..., ...ve ..."na velayeten) ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/02/2007 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15/07/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, 19/06/2006 tarihinde davalının sebebiyet verdiği trafik kazasında davacılardan...’nun eşi, davacı küçükler ..., ... ve ...’nun babası, davacılar ... ve ...’nun oğlu...’nun vefat ettiğini, meydana gelen kazada davalının birinci derecede kusurlu olduğunu, ...’nun genç yaşta ölümü nedeniyle davacıların derinden yaraladığını, müteveffanın desteğinden de yoksun kaldıklarını belirterek oluşan maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı vekili, kazada davalının kusuru olmadığını, davacı anne ve babanın yaşları dikkate alındığında destekten yoksun kalma taleplerinin yerinde olmadığını, davacıların zararının sigorta şirketi tarafından karşılandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacılardan eş ... ve davacı küçükler ...,... ve...’nun maddi zararının sigorta şirketi tarafından karşılandığı gerekçesiyle anılan davacıların maddi tazminat istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacılar ... ve ...’nun maddi tazminat istemleri ile tüm davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne dair verilen ilk karar; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/07/2014 tarihli 2013/10281-2014/10935 sayılı ilamı ile “alınan bilirkişi raporundan davacı eş ... ve davacı küçükler ...,... ve...’nun maddi zararının sigorta şirketi tarafından tam olarak karşılanmadığının anlaşıldığı, bu nedenle anılan davacıların istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporlarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacıların destek zararının ilk olarak 08/10/2010 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tespit edildiği ve bu rapor doğrultusunda davacılar vekili tarafından 29/12/2010 havale tarihli ıslah dilekçesi verildiği, mahkemece verilen ilk kararın bozulması üzerine bozma ilamında belirtilen şekilde hesaplama yapılması için bilirkişi kurulundan 25/05/2015 havale tarihli ek raporun alındığı, bu ek rapor üzerine davacılar vekilinin 20/07/2015 havale tarihli dilekçe ile davayı ikinci kez ıslah ettiği, alınan ek rapora davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine mahkemece bilirkişi kurulundan 10/06/2016 havale tarihli ikinci ek raporun alındığı ve davacılar vekilinin 15/07/2016 havale tarihli dilekçe ile ikinci ek raporda belirlenen miktar üzerinden davayı üçüncü kez ıslah ettiği, mahkemece de 15/07/2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Islah, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup anılan Kanunun 176/2. maddesinde tarafların aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilecekleri düzenlenmiştir.
Şu durumda; mahkemece, davacılar vekilinin 15/07/2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği miktara hükmedilmesi, 6100 sayılı Kanunun 176/2. maddesine aykırı olup anılan dilekçesi ile talep edilen miktarın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının ilk bentte belirtilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/09/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.