10. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/22679 Karar No: 2016/185 Karar Tarihi: 18.01.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/22679 Esas 2016/185 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2015/22679 E. , 2016/185 K. "İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı, 01/06/1992 ile 28/02/1993 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde geçen ve Kurum"a bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitini talep etmiş, Mahkemece kısmen kabulle 01/06/1992 ile 31/07/1992 tarihleri arasında kuruma bildirilmeyen 30 günlük sürenin tespitine karar verilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür. İnceleme konusu davada istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Bu bakımdan öncelikle davalı işyerlerinin işçi ihtiyacına ilişkin kapsam durumu araştırılmak suretiyle dava konusu işin devamlı yapılıp yapılmadığı açıklıkla ortaya konulmalı, çalışmanın hangi dönemde ve hangi sürelerde geçtiği tespit edilmeli, yargılama sırasında dinlenen tanık ifadelerinin yetersiz kaldığı anlaşılmakla, davalı işverenin uyuşmazlık konusu dönem bordrolarının tamamı ve bordrolarda bildirimleri yapılan sigortalıların hizmet cetvelleri de getirtilerek bu sigortalıların yeteri kadarının bilgi ve görgüsüne başvurulmalı, kolluk araştırması yapılmalı, davacının çalışmalarını bilebilecek komşu işyeri tanıkları dinlenmeli, belirlendiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, her ne kadar işyerinin vergi kayıtlarından ticaret terk ile kanun kapsamından çıkış tarihi olarak 31.07.1992 tarihi görülsede, dinlenen tanık ifadelerinde işyerinin bu tarihten sonrada faaliyette olduğuna dair beyanların da bulunduğu gözetilerek, belirtilen tarih sonrası işyerinin faaliyetinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.