Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2607
Karar No: 2020/146
Karar Tarihi: 20.01.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2607 Esas 2020/146 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/2607 E.  ,  2020/146 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ...24. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/10/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/10/2016 günlü karara karşı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK"nın 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi gereğince esastan reddine dair verilen ...Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince verilen 21/09/2017 günlü kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/12/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine, duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı asıl ... ve vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    Davacı vekili; davalının 11/10/2010 tarihinde %100 kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu davacının ağır bedensel zarara uğrayarak maluliyetinin oluşması üzerine davalının maliki ve sürücüsü olduğu aracın sigortacısı olan AXA Sigorta A.Ş"ne karşı ...11. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını, bu davada yapılan yargılama sonucunda maddi zararın 275.887,77 TL olarak belirlendiğini, ancak poliçe limiti olan 175.000,00"TL nin sigorta şirketinden tahsiline karar verildiğini belirterek poliçe limitinin üzerinde kalan 100.887,77 TL"na ilişkin davalı sürücü aleyhine başlattıkları takibe vaki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin taraf olmadığı asliye ticaret mahkemesinde yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, yeniden rapor alınmasını talep ettiklerini, fırın işçisi olan davacının sürücü belgesi olmadan ve kask takmadan motosiklet kullandığını, davacının zararın artmasına neden olan kusurunun saptanması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince; davacının meydana gelen kazada %68 oranında çalışma gücünü kaybettiği, asliye ticaret mahkemesinde sigorta şirketi aleyhine açılan davada poliçe limiti üzerinden davanın kabul edildiği, eldeki davada davacının bakiye zararının belirlendiği, bu zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, asliye ticaret mahkemesi dosyasında yapılan yargılamada belirlenen maddi tazminatın sigorta şirketinin poliçe limitinin üzerinde kalan kısmına ilişkin davacının davalı aleyhine başlattığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince davacının fırında ekmek pişirme ustası değil vasıfsız işçi olarak çalıştığı ve tazminatın buna göre belirlenmesi gerektiği yönündeki davalının istinaf talebi yerinde bulunmuş, ilk derece yargılamasında eksiklik görülerek duruşma açılıp davacının SGK"dan hizmet dökümleri istenerek yeniden bilirkişi raporu alınmış, ancak davacının 2008 yılında dava dışı işverene karşı kıdem tazminatı alacağına ilişkin olarak ...7. İş Mahkemesinde açtığı davada ve ticaret mahkemesinde sigorta şirketi aleyhine açtığı davada verilen kararların kesinleşmiş olduğu ve kuvvetli delil oluşturduğu, davacının ekmek pişirme ustası olduğu kabul edilerek istinaf aşamasında alınan rapora itibar edilmediği ve ilk derece yargılamasında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, netice itibariyle davalı vekilinin kusura ve tazminat hesabına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    HMK"nın “Duruşma yapmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde;
    "b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
    1)İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
    2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
    3)Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
    duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    HMK’nın 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendiyle bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşıldığı takdirde ve ancak bu halde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Bölge adliye mahkemesi tarafından duruşma yapılmaksızın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilmesi için dosyanın tekemmül etmiş bulunması, başka bir anlatımla ilk derece mahkemesi tarafından toplanan delillere göre istinaf başvurusunda bulunan taraf ya da tarafların itirazının incelenip denetlenerek bir kanaate varılmasının mümkün bulunması zorunludur. Bir başka deyişle, ilk derece mahkemesi kararında hiç bir eksiklik veya yanlışlık olmadığı duruşma açılmaksızın anlaşılabilecek kadar açık ve netse bu kapsamda bir değerlendirme yapılabilecektir. Böylece istinaf başvurusunun anılan bent kapsamında esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir.
    Diğer taraftan, aynı Kanun"un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (2) ve (3) numaralı alt bentlerinde öngörüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi kararında kanunun uygulanmasında veya gerekçesinde hata bulunması halleri ile ilk derece yargılamasına ilişkin tahkikat eksiklikleri duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup yukarıda belirtilen bu üç hâlde bölge adliye mahkemelerine duruşma yapmaksızın davanın esası hakkında karar verebilme hak ve yetkisi verilmiş bulunmaktadır.
    HMK’nın 356. maddesi uyarınca, 353. maddesi kapsamında duruşma yapılmaksızın karar verilmesi mümkün görülen hâller dışında istinaf incelemesi duruşma açılmak suretiyle yapılacaktır. Buna göre, ön inceleme (HMK m. 352) veya ilk incelemede dosya üzerinde karar verilmesi mümkün olan hâller (HMK m. 353) dışında bölge adliye mahkemesince duruşma yapılması gerekmektedir. Bir başka deyişle, istinaf yargılamasında kural, duruşma yapılmasıdır. Duruşma yapılmadan karar verilebilecek hâller ise Kanun tarafından açıkça yetki verilen hâllerle ile sınırlı ve istisnadır. İstisnalar ise dar yorumlanmak durumundadır. (HMK 352 ve 353. maddeler).
    Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerin birlikte yorumlanmasından, konumuzla ilgili belirtmek gerekirse; ilk derece yargılaması aşamasına ilişkin tahkikat eksikliğinin saptanması, ilk derece yargılaması sırasında alınan bilikişi raporunun ve yapılan tahkikatın hükme elverişli bulunmadığının anlaşılması, yeni bir rapor alınması ve yeni tanık beyanlarının alınmasının gerekli bulunması hâllerinde, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmalıdır. HMK’nın 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, bölge adliye mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hâllerinde, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hâllerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Zira anılan bentte de yer alan düzenlemenin, bu eksikliğin duruşma açılmadan giderilemeyecek nitelikte olması veya duruşma açılarak giderilmesi hâlinde başka bir cihet öngördüğünü söylemek mümkün değildir. HMK’da düzenlenen istinaf sisteminde ve buna ilişkin sevkedilen hükümlerde, incelenen ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun, eksik yapılan tahkikat işlemlerinin ikmali suretiyle anlaşılması gibi bir hâl, süreç ve sonuç öngörülmemiştir. Aksinin düşünülmesi, bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşmasına sebebiyet verecektir. Dolayısıyla bölge adliye mahkemesi, aleyhine kanun yoluna başvurulan bir kararla ilgili istinaf talebini kabul ederek yaptığı incelemede ilk derece mahkemesiyle aynı sonuca varmış olsa da mutlaka yeni bir karar vermek zorundadır.
    Somut uyuşmazlığa gelince; bölge adliye mahkemesince davalının tazminat hesabına ilişkin istinaf talebi kabul edilerek ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak ve davacının SGK’dan hizmet dökümleri getirtilerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle tamamlanmasına karar verildiği, ancak yapılan inceleme neticesinde ilk derece mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi gereğince esastan reddine karar verildiği nazara alındığında, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak ve yeni bir bilirkişi raporu alınmak suretiyle giderilmesi hâlinde bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hâllerde de ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi hâlde, incelenen kararda olduğu gibi bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine değinilirken, bir yandan da ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacak bu durum ise kanuna aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edecektir.
    Açıklanan nedenlerle, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan ...Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin kararının re’sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın adı geçen Daireye GÖNDERİLMESİNE ve davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek hâlinde geri verilmesine, 20/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi