Esas No: 2021/17947
Karar No: 2022/13947
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/17947 Esas 2022/13947 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükümde Anayasa Mahkemesi'nin bir iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi gerektiğini belirtti. Sanığın diğer temyiz nedenleri reddedilirken, hüküm fıkrasındaki kazanılmış haklarının gözetilmemesi ve adli emanetin saklanmasıyla ilgili hükümlerin yasaya aykırı olduğu belirtildi ve hüküm düzeltildi.
Ayrıca, tüm sanıkların dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerine ilişkin temyiz incelenmesinde, sanıkların hukuki durumlarının uzlaştırma işlemleri ile belirlenmesi gerektiği, suçların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, sanıkların rollerinin doğru bir şekilde tespit edilmediği ve adli para cezasına hükmedilmemesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir kanun maddesinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Kanun maddeleri:
- 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'nin 326/son maddesi
- 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi
- 5271 sayılı CMK'nin 253 ve 254. maddeleri
- TCK'nin 158/1-L ve 158/1-b maddeleri
- 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
A) Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyizin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
a) Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2012 tarih, 2011/23 Esas ve 2012/551 Karar sayılı ilk hükmüne yönelik aleyhe temyiz bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı bulunduğu gözetilmeden fazla ceza tayini ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması,
b) Adli emanetin 2010/267 sırasında kayıtlı suça konu nüfus cüzdanı aslının dosyada delil olarak saklanması yerine “karar kesinleşinceye kadar dosyada delil olarak saklanmasına, karar kesinleştikten sonra imha edilmek üzere TCK’nin 54. maddesi gereğince müsaderesine” karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 4. bendindeki tekerrüre ilişkin bölümün çıkartılması, 2. bendinden sonra gelmek üzere "CMUK'nin 326/son maddesi gereğince hükmolunan cezanın sonuç olarak 1 yıl 8 ay hapis cezası olarak belirlenmesine" ibarelerinin eklenmesi ve 6. bentten sonra gelen paragrafın çıkartılarak yerine "Adli emanetin 2010/267 sırasında kayıtlı suça konu nüfus cüzdanı aslının dosyada delil olarak saklanmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Tüm sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyizin incelenmesinde;
1)Sanık ...’ın kendisini ... Devlet Hastanesinde doktor olarak tanıtarak tedavi olmak için eşini hastaneye getiren katılan ...’a, eşinin tedavisi için gerekli olan tıbbi işlemlerin yapılması için para yatırması gerektiğine ikna ederek katılanın eşine ait banka kartını ve şifresini alıp diğer sanıklarla birlikte hesapta bulunan tüm parayı bankamatikten çekmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın kendisini kamu görevlisi olarak tanıtması karşısında eylemin niteliği, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nin 158/1-L maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturuyor olsa dahi, suç tarihi itibariyle eylemin sanıklar lehine olan 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamındaki basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden TCK’nin 158/1-b maddesinden mahkumiyet hükmü kurulması,
2) Sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden önce 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3)Kabule göre de;
a) Eylemlerin banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve hem de dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, her bir suçtan ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin eylemlerin tek suç oluşturduğu kabul edilerek her bir sanık hakkında tek mahkumiyet hükmü kurulması,
b) Sanıklar ... ve ...’nin savunmaları, katılan ...’ın beyanları dikkate alındığında, adı geçen sanıkların suç oluşturan fiil üzerinde hakimiyet kurmadıkları, yardımda bulunmak suretiyle sanık ...’ın eylemlerine iştirak ettikleri anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK’nin 39/2. maddesi uyarınca suça yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulmaları gerekirken asli fail olarak cezaya hükmolunması,
c) TCK'nin 158/1-b maddesinde hapis cezası ile birlikte adli para cezası da öngörüldüğü halde, adli para cezasına hükmedilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
d) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 05.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.