Hukuk Genel Kurulu 2017/1373 E. , 2021/1028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ile davalının aynı sitede komşu olduklarını, davalının müvekkillerine sürekli olarak hakaret içeren sözler söylediğini, 18.11.2012 tarihli site yönetim toplantısında da davalının müvekkillerine yönelik olarak "adam olan beklenir, yamyam ve vampir bunlar, insanın bütün enerjisini emerler, evi satmadılar, satsalardı sevinecektim, buraya gelmelerine doğrusu çok üzüldüm, NALAN 2 vakası bunlar" şeklinde ifadelerde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilleri tarafından yapılan şikâyet sonucu Antalya 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/120 E. sayılı dosyasında davalının hakaret suçundan mahkûmiyetine karar verildiğini, yaşanan olaylar nedeniyle müvekkillerinin kendi evlerinde huzur içinde yaşayamadıklarını, balkona her çıktıklarında davalının kötü sözlerine maruz kaldıklarını ileri sürerek müvekkillerinin her biri için ayrı ayrı 4.000TL olmak üzere toplam 8.000TL manevi tazminatın 18.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davayı ve ileri sürülen vakıaları kabul etmediklerini, ceza dosyasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, hukukî anlamda sonuç doğuracak bir hüküm bulunmadığını, hukuka aykırı ses kaydında iddia edilen sözlerin hakaret içerip içermediği hususunda bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini, konuşmalarda kimin kastedildiğinin anlaşılamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli ve 2014/49 E., 2015/48 K. sayılı kararı ile; davacılar ve davalının aynı site içerisinde komşu oldukları, olay günü site yönetim kurulu toplantısında davacıların toplantıya geldiği esnada davalının "adam olan beklenir, yamyam ve vampir bunlar, insanın bütün enerjisini emerler, evi satmadılar, satsalardı sevinecektim, buraya gelmelerine doğrusu çok üzüldüm, NALAN 2 vakası bunlar" şeklinde sözler söylediği, bu olayın dinlenen tanık beyanları ile teyit edildiği gibi ceza dosyasında da hakaret olayı ve zikredilen sözlerin varlığının kabul edildiği, davalının ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda 3.740TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, ancak hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, olayın oluş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetildiğinde davacı yönünden zenginleşme yaratmayacak, davalı yönünden ise ifa imkânsızlığı doğurmayacak nitelikte tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve ayrı ayrı 4.000TL manevi tazminatın 18.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 07.12.2015 tarihli ve 2015/10855 E., 2015/14282 K. sayılı kararı ile;
“...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, davalının hakaret eylemi nedeni ile uğradıkları manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuşlar; davalı ise, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince; olayın gelişim şekli ve olay tarihi ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir…’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2016 tarihli ve 2016/44 E., 2016/98 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
13. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
14. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24], isme saldırı (TMK m.26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m.158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m.47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (BK m.49, TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
15. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Hükmünü içermektedir.
17. Dava konusu olayın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde ise;
“Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”
Hükmü yer almaktadır.
18. TMK’nın 24 ve TBK’nın 58. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
19. Görüldüğü üzere TBK’nın 58. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
20. 6098 sayılı TBK’nın 58. (Borçlar Kanunu’nun 49.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
21. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
22. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
23. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK"nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
24. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.
25. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
26. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
27. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; apartman yönetim kurulu toplantısında davalı tarafından söylenen sözlerin davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
28. Ancak olay tarihi, olayın gelişim biçimi ve söylenen sözlerin içeriği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu kanaatine varılmıştır.
29. Ayrıca her ne kadar dava tarihi 29.01.2014 olmasına rağmen direnmeye esas gerekçeli karar başlığında 05.02.2016 olarak gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
30. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesinin III/1. bendine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.