Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/393
Karar No: 2020/2305
Karar Tarihi: 29.12.2020

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/393 Esas 2020/2305 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/393 Esas
KARAR NO: 2020/2305
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2015/404 2017/1180
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan cari hesap nedeniyle davalıdan 66.962,95 TL alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının defter ibraz etmediği, davacının usulüne uygun tutulan ve delil vasfını haiz olan ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 66.962,95 TL alacağı bulunduğu, davalının ticari ilişkiye ve mal teslimine ilişkin olarak icra dosyasından herhangi bir itirazının bulunmadığı, açılan davada da bu yönlerden itiraz sunulmadığı, yapılan ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 66.962,95 TL üzerinden devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline dava dilekçesi ve diğer belgelerin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, yine sulh, arabuluculuk gibi hususların müvekkiline iletilmediğini, sadece davacının beyanlarının dikkate alındığını, davacı şirketin 9 adet faturasına konu malzemelerin müvekkiline teslim edildiğinin ispatlanamadığının belirtilmesine rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, müvekkilinin yargılamadan haberdar olmadığını bildirerek davanın reddi ile inkar tazminatının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyasında 66.962,95 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 67.568,37 TL'nin tahsili için cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, takipte %11 oranında ticari (reeskont avans faiz) yürütülmesinin istenildiği, davalının ise borca ve ferilerine itiraz ettiğini beyan ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 28/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin incelendiği, davalı tarafın defter ibraz etmediği, davacının cari hesap alacağının 2014 yılında düzenlenen faturalardan kaynaklandığı, davalının bir miktar ödeme yaptığı, bu ödemelerden sonra takip tarihi olan 30/10/2014 tarihi itibariyle davacının 66.962,95 TL alacaklı gözüktüğü, bu tutarın 17/03/2014 tarihli 3.457,64 TL bedelli faturanın ödenmemiş olan 2.089,10 TL'lik kısmı ile bedelleri ödenmemiş olan dökümü yapılan 14 adet toplam 64.873,35 TL'lik faturalardan kaynaklandığı, bu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin davacı tarafından ispatlanamadığı, sevk irsaliyelerinin incelenmesinde, 08/04/2014 tarihli 5 adet fatura ile 03/09/2014 tarihli faturanın teslim alan kısımlarında imza bulunduğu, dolayısıyla bu fatura içeriklerinin davalıya teslim edildiği, diğer 9 adet fatura içeriği malın ise irsaliyesinde teslim alan kısmının imzalı olmadığı, dolayısıyla diğer 9 adet fatura konusu malzemenin davalıya teslim edildiğinin davacı tarafından kanıtlanamadığı, davacının toplam 67.568,37 TL alacağının bulunduğu, bu alacağa takipten itibaren %11 ve değişen oranlarda avans faizi istenebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dava dilekçesinde davalının adresi olarak "İkitelli OSB Metal İş Sanayi Setisi, ... ada, No:... Başakşehir/İstanbul adresi gösterildiği, bu adrese çıkarılan dava dilekçesinin gösterilen adresten ayrıldığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine mahkemece İstanbul Ticaret Odası Firma Sicil bilgilerinden davalının adresinin yukarıdaki adresle aynı olduğu gözetilerek yeniden tebligat çıkarıldığı, bu tebligatta adresten ayrıldığı, ikinci adres olan Metal İş Sanayi Sitesi, ...Blok No:...-... Başakşehir/İstanbul adresine yönlendirildiği, bu adreste ise muhatabın tanınmadığının belirtildiği ve tebligatın yeniden mahkemeye iade edildiği görülmüştür. Dosyanın karara çıkarılmasından sonra ise İstanbul Ticaret Odası Firma Sicil Bilgilerinden davalının adresinin "... Mah. ... Bulvarı, ... ... Blk, K:..., K No:..., D.No:... Başakşehir/İstanbul" olduğu, kararın bu adrese çıkarıldığı, adresin kapalı olduğu, en yakın çalışandan sorulduğu, muhatabın çarşıya gittiğinin beyan edildiği, tebligatın muhtara bırakıldığı ve 2 nolu ihbarnamenin de kapıya yapıştırıldığının şerh verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, cari hesap alacağına dayalı olarak icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı taraf davaya cevap vermemiş olmakla, davacı tarafından ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılır. Her ne kadar davalı tarafça dava dilekçesinin ve diğer belgelerin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediği ileri sürülmüş ise de, davalının o dönemde ticaret sicilinde gösterilen adresine tebligat yapılmıştır. Kaldı ki bu adres davalının icra dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde belirttiği adrestir. Dolayısıyla tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan davalı taraf, aleyhine hükmedilen %20 inkar tazminatının doğru olmadığını da ileri sürümüş ise de, cari hesabı oluşturan alacak faturalara dayandığından likit nitelikte bulunduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ne var ki, davacı tarafça takibe dayanak gösterilen cari hesabın bir kısım faturalardan kaynaklandığı, bu faturalardan 9 adet faturadaki malın irsaliyesinde teslim alan kısmının imzalı olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Az önce de belirtildiği üzere davalı taraf, davayı inkar etmiş sayıldığından cari hesabı oluşturan faturaların içeriğindeki malların davalıya usulüne uygun delillerle tesliminin davacı tarafça ispatlanması gerekir. Teslim alan kısmında imza bulunan faturalar yönünden davalının istinaf dilekçesinde açıkça bir inkarı olmadığından ve istinaf dilekçesinde 9 adet fatura içeriğinin teslim edildiğinin ispatlanamadığı ileri sürüldüğünden, teslim alan kısımlarında imza bulunmayan 9 adet fatura yönünden bu faturaların içeriği malların davalıya usulüne uygun bir şekilde teslim edildiğinin ispatı açısından davacıya gösterdiği deliller çerçevesinde imkan verilip tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10/10/2017 tarihli, 2015/404 esas, 2017/1180 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 130,70 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.29/12/2020

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi