Esas No: 2021/2748
Karar No: 2022/1668
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2748 Esas 2022/1668 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2748 E. , 2022/1668 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.04.2019 tarih ve 2018/652 E- 2019/346 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2019/1822 E- 2020/1436 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin 13/06/2012 tarihinde Yapı Kredi Bankasından Genel Kredi Sözleşmesi ile 2.600.000,00 USD tutarlı ihracat döviz kredisi kullandığını, bu tarihten yaklaşık 1 yıl sonra müvekkili düşük kredi oranlarını dikkate alarak davalı bankadan kullanacağı yeni bir kredi ile mevcut krediyi yapılandırmak istediğini, davalı bankaca piyasa rayicinden yüksek kredi oranları teklif edilmesi üzerine müvekkilinin krediyi ödeyerek kapattığını, bu süreçte (geçen 1 yıl) müvekkilinin, bankaya 204.298,61 USD tutarında faiz ödemiş olmasının yanı sıra, bu faiz ödemesine ek olarak davalı bankanın kredinin kapatılması üzerine "kredi erken kapama" adı altında müvekkili şirketten 177.727,11 USD tahsil ettiğini, Müvekkili ile davalı banka arasındaki genel kredi sözleşmesinin eki mahiyetindeki "ticari kredi komisyonları" isimli tabloda açıkça "taksitli ticari krediler/erken kapama komisyonu" nun kredinin %2'si oranında olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla, "kredi erken kapama komisyonu" olarak, müvekkili şirketten bu oran üzerinden tahsil edilmesi gerekirken yasaya, yerleşik uygulamaya, istikrar kazanmış içtihatlara, hakkaniyete, aradaki sözleşmeye, davalı banka tarafından ilan edilen ticari kredi komisyon oranlarına aykırı olarak rıza hilafına fahiş bir tutar tahsil edildiğini, iş bu haksız ve hukuka aykırı işlem dolayısıyla müvekkili şirket tarafından davalı bankaya Beşiktaş 25. Noterliği'nin 25.07.2013 tarih 27034 yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, fazladan tahsil edilen tutarın iadesinin istendiğini, Davalı bankanın Hadımköy Şubesi tarafından bu ihtarnameye cevaben Büyükçekmece 7. Noterliğinden gönderilen 12.08.2013 tarih ve 32403 yevmiye sayılı ihtarnamede tahsil edilen tutarın "erken kapama komisyonu" değil "Erken Kapama maliyeti" olarak tahsil edildiğini, fakat bu tahsilatın hangi dayanakla yapıldığı, erken kapama maliyetinin ne olduğu ve ne sebeple alınması gerektiğinin hiçbir şekilde müvekkili şirkete açıklanmadığını, bunun üzerine yine müvekkili şirket tarafından Beşiktaş 25. Noterliğinden 16.08.2013 tarih ve 28538 yevmiye sayılı ihtarname gönderilerek tahsil edilen tutarın hangi maliyetlere ilişkin olduğunun tevsik edici belgelerle birlikte açıklanması gerektiğini, yapılan fazladan ve fahiş kesintinin yasal hiçbir dayanağının olmadığını, yapılan ödemenin iade edilmesi gerektiğini bildirildiğini, davalı bankaca bu ihtarnameye rağmen müvekkili şirkete herhangi bir para iadesi yapılmadığını, ihtarnameye cevap dahi verilmediğini, bu sebeplerle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/942 Esas sayılı dosyası ile görülen alacak davası açıldığını, açılan davada davanın kabulü ile, 125.272,11 USD'nin 17/06/2013 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD'cinsi bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek orandaki faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verdiğini, ancak söz konusu mahkeme kararının Yargıtayca bozulduğunu, müvekkilinin mağduriyeti ve hak kaybı devam ettiğini ileri sürerek, davalı banka tarafından Bankacılık Kanunu, Borçlar Kanunu ve genel ahlaka aykırı olarak müvekkili şirketten kredi miktarının %7'den fazlası için fazladan tahsil edilen 125.727,00 USD'nin kesintinin gerçekleştiği 17.06.2013 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsi bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek orandaki faizi ile birlikte iadesine, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; kredi sözleşmesi, sözleşme öncesi bilgi formu, ödeme planı nedeniyle kendisinden tahsil edildiğini iddia ettiği 125.727.-USD karşılığı 606.796,22 TL'nin iade talebinde haksız olduğunu, yapılan kesintilerin usul ve yasaya uygun olduğunu, tacir olan davacının ihtirazı kayıt konulmaksızın kesintilerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını, sözleşmede erken ödemeye ilişkin şartlar düzenlendiğini, erken kapama maliyeti ile erken kapama komisyonu sözleşmeye göre birbirinden farklı anlamlara geldiğini, bankacılık uygulamasında krediler erken kapama opsiyonlu ve erken kapama opsiyonsuz olarak ayrıldığını, erken kapama opsiyonunun sunulduğu sözleşme şartları ile erken kapama opsiyonunun olmadığı sözleşme şartları ve hükümlerinin de farklı olduğunu, erken kapama opsiyonsuz kredi, erken kapama opsiyonlu krediye göre daha maliyet açısından ucuz olduğunu, kredi kullanan tarafından erken kapama talebinde bulunması halinde erken kapama komisyonu dışında erken kapama maliyetini de yükümlenmiş olduğunu ve sözleşme ile kabullenmiş olduğunu, kredi erken kapama opsiyonlu olarak alınmış olsa idi davacıdan sadece erken kapama komisyonu alınması gerektiğini, hesaplanan 218.240,32 USD erken kapama maliyetine rağmen davacıdan 177.727,11 USD sözleşme gereğince erken kapama maliyeti tutarı ve sözleşmede yazılı oranda erken kapama komisyonu tahsil olunduğunu, işin özünde fazla ödenen değil, eksik ödenmiş bir bakiye söz konusu olduğunu bildirerek; davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanmış olan genel kredi teminat sözleşmesinin 23 maddesinde müşterinin kredinin bakiye borcunu vadesinden önce kapatmak istemesi durumunda bunun kabul edilip edilmemesinin bankanın yetkisinde olduğu, bankanın belirleyeceği erken kapama ücretinin de ödenmesi ile mümkün olacağının kararlaştırıldığı, davacının banka nezdinde bulunan hesabından 17/06/2013 tarihinde 177.727,11 USD erken kapama açıklaması ile hesaptan düşüm yapıldığı, kredi kapama tarihi itibariyle ana para tutarının 2.600.000.-USD olduğu, %2 oranına tekabül eden tutarın 52.000.-USD bulunduğu, erken kapama halinde erken ödeme komisyonu alınabileceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, ancak erken kapama oranının taraflarca belirlenmediği, bu durumda Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamaları doğrultusunda ödeme sonrası kalan ana para bakiyesine %2 oranında kesintinin kabul edilebileceği, davalı tarafından erken kapama komisyonuna ilişkin belirlenmiş bir oranın var olduğunun ispat edilemediği ve davacının fazladan ödediği 125.727,00 USD'lik erken kapama komisyon bedelinin kesinti tarihi olan 17/06/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile davalıdan talep edebileceği hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından, davanın kabulü ile 125.727,00 USD'nin 17/06/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4-a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı bankanın, kredinin erken kapatılması halinde %2'den daha fazla oranda erken kapama komisyon ücreti alınacağının kararlaştırılmış olduğu ve kredinin erken kapatılması nedeniyle uğradığı ek maliyetler bulunduğunun ispatlanamadığı, bu nedenle erken kapama halinde alabileceği ücretin kalan kredi borcu üzerinden %2 oranında tespit edileceğinden, bunun dışında tahsil ettiği bedeli iadesi gerektiği, dolayısıyla mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken kapama ücretinden fazla tahsil edilen kısmın iadesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, kredi borcunun erken kapatılması halinde erken ödeme komisyonu alınacağı ve fakat sözleşmede erken kapatma komisyonu oranının taraflarca belirlenmemiş olduğu tespiti ile ana para bakiyesine %2 oranında yapılacak kesinti makul görülerek davanın kabulüne karar vermiş ve bu karara karşı davalı banka vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ise, %2’den fazla bir oran kararlaştırılmış olduğu ve kredinin erken kapatılması nedeniyle davalı bankanın maruz kaldığı ek maliyetler bulunduğu ispatlanamadığından, esastan reddedilmiştir.
Ancak, 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi, “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan kapama komisyonu hukukilik denetimi yapılırken öncelikle anılan yasal düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf ve benzeri kesintiler yapabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması ve alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının gerekirse bilirkişi marifetiyle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.