17. Ceza Dairesi 2015/17958 E. , 2016/14063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; mahkeme kararlarında ilgili kişilerin hangi Kanun yolları ve merciilerine başvuracağını, sürelerini ve şeklini kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. Suça sürüklenen çocuk ...’in yüzüne karşı verilen kararda, ”tefhim ve tebliğden itibaren” denilmek suretiyle hükmün temyiz süresinin ne zaman işlemeye başlayacağı konusunda yanıltıldığı ve Yasa yoluna başvuru şeklinin gösterilmediği anlaşılmakla, müdafiinin temyiz talebinin suça sürüklenen çocuk ... açısından da süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Tebliğnamedeki suçun niteliğinin belirlenmesi gerektiğine ilişkin düşünceye iştirak edilmekle birlikte yargılamanın geldiği nokta, keşif imkansızlığı gibi hususlar göz önüne alınarak, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, dosya içerisinde mevcut suça sürüklenen çocukların aşamalarda özde değişmeyen savunmaları, yer gösterme tutanakları ve müştekilerin anlatımları hep birlikte değerlendirildiğinde, oto teyplerinin çalındığı araçların kapılarının kilitli olduğu, eylemlerin gece gerçekleştirildiği ve kilitli olan kapıların tornavida yardımı ile belirlenemeyen şekilde açıldığı sabit olduğu ve mahkemeninde kabulünün bu şekilde olduğu, suça sürüklenen çocukların eylemlerinin 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522 (pek hafif), 523, 55/3. maddeleri ile 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143, 31/3. maddelerinde uyan suçları oluşturduğu ve her iki yasa açısından da inceleme tarihi itibarıyla henüz suçların zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça sürüklenen çocuklara atılı suçların uzlaşmaya tabi olduğu; 5560 sayılı Yasa ile değişik 5395 sayılı ÇKK’nın 24 ve 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca suça sürüklenen çocukların kanuni temsilcilerine uzlaşma teklifinde bulunulmasında zorunluluk bulunduğu, ancak inceleme tarihinde suça sürüklenen çocukların 18 yaşını tamamladığı anlaşıldığından, taraflara usulüne uygun olarak uzlaşma teklifinde bulunulması zorunluluğu,
2-Suç tarihi itibariyle kasıtlı suçtan sabıkası bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değil ise de, diğer suça sürüklenen çocuklar ... ve ...’ın suç tarihi itibarıyla sabıkasız oluşları, suça konu oto teyplerinin müştekilere iade edildiği ve somut bir zararında kalmadığı anlaşılmakla, ertelemeden daha lehe olan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. ve CMK’nın 231. maddeleri uyarınca, suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilemeyeceği hususunun karar yerinde tartışmasız bırakılması,
3-Suça sürüklenen çocuk ...’ın diğer suça sürüklenen çocuklar ... ve ... ile fikir ve eylem birliği içinde daha önceden aldıkları karar doğrultusunda yaptıkları görev paylaşımı gereği gözcülük yaparak suça doğrudan katıldığı halde, hakkında 765 sayılı TCK’nın 65/3. maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla indirim yapılması,
4-Asliye Ceza Mahkemesi"nin çocuk mahkemesi sıfatıyla baktığı davanın duruşmalarına Cumhuriyet Savcısı"nın katılması suretiyle Çocuk Koruma Kanunu"nun 25/1. maddesine aykırı davranılması,
5-Suça sürüklenen çocuklar hakkında 647 sayılı Yasa"nın 6. maddesi uyarınca verilen erteleme kararının 765 sayılı TCK’nın 72. maddesi gereğince aynı neviden para cezalarının toplanmasından sonra yapılması yerine, her bir hüküm için ayrı ayrı erteleme kararı verilmesi,
6-Suça sürüklenen çocuklar müdafinin 10/04/2003 tarihli ilk hükmün verildiği son oturumdaki ”647 sayılı Yasa"nın lehe olan hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz“ şeklindeki beyanının hükmolunan para cezalarının aynı Yasa"nın 5. maddesi uyarınca taksitlendirilmesi istemini de kapsadığı gözetilerek, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
7-10/04/2003 tarih, 2002/ 613 Esas ve 2003/476 Karar sayılı ilk hükmün,Yargıtay 10 Ceza Dairesi tarafından 19/09/2005 tarih, 2004/ 4714 Esas ve 2005/ 9049 Karar sayılı ilamı ile suça sürüklenen çocuklar lehine yasa değerlendirmesi nedeniyle bozulduğunun anlaşılması karşısında; bozmadan sonra yapılan yargılama giderlerinin suça sürüklenen çocuklara yüklenemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar ..., ... ve ... müdafiinin temyiz nedenleri ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuk ...’ın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın korunmasına, 29.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.