12. Ceza Dairesi 2015/9578 E. , 2016/11428 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 12/07/1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile belirlenen Tarihi Yarımada Kentsel ve Tarihi Sit Alanı içerisinde yer alan, anılan Kurulun 17/04/2002 tarih ve 13830 sayılı kararı ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli, ... ili, ...ilçesi, ... Mahallesi, ... Caddesi, 2760 ada, 14 no"lu parselde bulunan taşınmazın mülkiyetinin sanık ..."ya ait olup, sanık ..."nın taşınmazda kiracı olduğu, ...Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü görevlilerince yerinde yapılan denetim sonucu düzenlenen 08/06/2011 tarihli raporda, Galeri ... adı ile işletilen dükkanda izin alınmadan vitrin camının değiştirildiğinin, ahşap yer döşemesinde zımpara çalışması yapıldığının, yapının duvarlarına teşhir amacıyla askı aparatları monte edildiğinin tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu"nun 13/06/2011 tarih ve 2395 sayılı kararı ile sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu uygulamaları yaptıkları belirlenen taşınmaz maliki sanık ... ile kiracı sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11/10/2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, korunması gerekli kültür varlığı tesciline dair kurul kararlarının ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçe gösterilerek, sanıkların 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan beraatlerine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11/10/2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11/10/2013 tarihinden önce, 17/04/2002 tarihinde kabul edildiği, davaya konu taşınmazın tapu kaydında, korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh bulunmadığı ve koruma kararının ilgilisine tebliğ edilmediği belirlenmiş ise de, sanıkların davaya konu binanın tescilli bir yapı olduğunu bilmediklerine dair savunmalarının olmaması, Kapalıçarşı"nın gerek yurt içi, gerek yurt dışı üne sahip bir kültür varlığı olduğunun herkesçe bilinmesi karşısında, davaya konu yerin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunun sanıklar tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla sanıklar hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, mahallinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi bilirkişiler ile keşif icra edilerek, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılmaları, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2. cümlesi uyarınca cezalandırılmaları, yapılan uygulamaların ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılmaları, ayrıca suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama ve denetim bürosunun kurulup kurulmadığı ve eğer kurulmuş ise suça konu taşınmazın bulunduğu yerin, koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki alanı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak, sonucuna göre 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi veya aynı Kanunun 65/1-2. cümlesi uyarınca sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, sanıkların beraatlerine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.