Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/790
Karar No: 2020/145
Karar Tarihi: 20.01.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/790 Esas 2020/145 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/790 E.  ,  2020/145 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl dava davacısı... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/03/2015 gününde verilen dilekçe ile milletvekilliği aday adaylığı başvurusunun reddine ilişkin 05/03/2015 günlü kararın iptali, başvurunun hukuka uygunluğunun tespiti ile başvurunun kabulünün ve birleşen dava davacısı... tarafından davalı ... aleyhine 17/03/2015 gününde verilen dilekçe ile milletvekilliği aday adaylığı başvurusunun reddine yönelik 05/03/2015 günlü kararın ve bu red kararına karşı yapılan itirazın reddine yönelik 16/03/2015 günlü kararın iptali, başvurunun hukuka uygunluğunun tespiti ve başvurunun kabulünün istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 29/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya eksiklik talebi üzerine parti tüzüğü ve ilgili yönetmeliğin gönderildiği anlaşıldı.Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Asıl ve birleşen dava, davacının milletvekili seçimlerinde davalı partiye yaptığı aday adaylığı başvurusunun reddine ilişkin ... Merkez Yönetim Kurulunca verilen kararların iptali, başvurunun hukuka uygunluğunun tespiti ile kabulüne karar verilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Asıl davada davacı vekili; 07/06/2015 tarihli milletvekili genel seçimlerinde milletvekili adayı olabilmek için aday adaylığı talebi ile davalı Partiye başvuran davacının talebinin ... Merkez Yönetim Kurulunun 05/03/2015 tarihli kararıyla reddedildiğini, başvurunun reddine ilişkin bu kararda, davacı hakkında henüz kesinleşmemiş olan bir ceza mahkemesi kararının gerekçe olarak gösterildiğini ancak, mahkumiyet kararı henüz kesinleşmediğinden TBMM’ne üyelik hakkının yasaklanmasına dair verilmiş bir hükmün de bulunmadığını, verilen kararla; masumiyet karinesinin hiçe sayıldığını, başvurunun parti meclisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ... Merkez Yönetim Kurulunun, 05/03/2015 tarihli red kararının iptaline ve milletvekili aday adaylığı başvurusunun hukuka uygunluğunun tespiti ile kabulüne karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise davacının milletvekili aday adaylığı başvurusunun reddine ilişkin 05/03/2015 tarihli karara karşı yapmış olduğu itirazın, ... Merkez Yönetim Kurulu tarafından verilen 16/03/2015 tarihli kararla reddedildiğini belirterek, hem 05/03/2015 tarihli başvurunun reddine ilişkin kararın hem de 16/03/2015 tarihli itirazın reddine ilişkin kararın iptaline ve milletvekiline ait aday adaylığı başvurusunun hukuka uygunluğunun tespiti ile kabulüne karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili asıl ve birleşen davada verdiği cevabında; siyasi partilerin faaliyetleri, kararları ve işlemleri konusunda adliye mahkemelerinin görevli olmadığını, konunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi ile Anayasa Mahkemesince incelenebileceğini, siyasi partilerin kendilerine yapılan adaylık başvurularını kabul edip etmemek konusunda serbest olduğunu, ... Tüzüğünün 60. ve Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliğinin 7. maddesi uyarınca parti meclisinin adaylık başvurularını inceleyip reddetmeye yetkili olduğunu, usulüne uygun alınan parti meclisi kararı uyarınca bu yetkinin merkez yönetim kuruluna devredildiğini, bunun yanında hukuken bir engel olmasa dahi her başvurunun nitelik açısından bir incelemeden geçmeden adaylığın kabulünün düşünülemeyeceğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliğinin 7. maddesine göre adaylık için başvuranların yasal durumlarının ve niteliklerinin incelendiği, ceza mahkemesince davacının resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği, ceza kararı kesinleşmemiş olsa dahi ceza dosyası içeriği ve eylemin niteliği uyarınca parti Tüzüğünün 4. ve 5. maddelerinde belirtilen ilkelere aykırı olduğu gerekçesiyle davacının aday adaylık müracaatının reddedildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Anayasanın “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlıklı 69. maddesinin 1. fıkrası; “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.” ve aynı maddenin son fıkrası “Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları, siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir.
    2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “Üyeliğe Kabul Şartları” başlıklı 4. maddesi; “Siyasi parti üyesi olmaya kanuna göre engel hali bulunmayanların, üyeliğe kabul şartları parti tüzüklerinde gösterilir. Tüzükte üyelik için başvuranlar arasında dil, ırk, cinsiyet, din, mezhep, aile, zümre sınıf ve meslek farkı gözeten hükümler bulunamaz. Siyasi partiler, üye olma istemlerini sebep göstermeksizin de reddedebilirler. Ancak üyeliğe kaydını isteyenin, istemini reddeden teşkilatın bir üst kademesine, parti tüzüğünde gösterilen şekilde itiraz hakkı vardır. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.”
    2820 sayılı Kanunun “Parti Adaylarının Tespiti” başlıklı 37. maddesinin 1. fıkrası; “Siyasi Partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini, serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler.” şeklindedir.
    2820 sayılı Kanunun “Adayların Tespitinde Uygulanacak Hükümler” başlıklı 39. maddesi; “26 Nisan 1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri, ön seçimlerde ve kullanılacak parti seçmen kütükleri hakkında da uygulanır.”
    2820 sayılı Kanunun “Siyasi Partilerde Aday Adaylığı ve Merkez Adaylığı” başlıklı 40. maddesinin 1. fıkrası; “Siyasi partiler Anayasa ve kanunlarda belirtilen şartlara aykırı olmamak kaydıyla adaylarda daha başka ne gibi şartlar bulunması gerektiğini tüzüklerinde gösterebilirler.”
    2820 sayılı Kanunun “Tüzük ve Programlar ile Parti Faaliyetlerine İlişkin Sınırlamalar” başlıklı 90. maddesinin 1. fıkrası; “Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve bu kanun hükümlerine aykırı olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
    298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un “Adaylığa İtiraz” başlıklı 125. maddesi; “Özel kanunlarında aykırı bir hüküm bulunmadığı takdirde, adaylıklarını koyanlara özel kanunları gereğince yapılacak ilandan itibaren iki gün içinde 110" ncu maddede gösterilenler tarafından adaylık şart veya vasıflarını haiz olmamaları sebebine dayanılarak itiraz edilebilir.
    Şu kadar ki, bir siyasi partinin listesinde yer alan adayların tespiti sırasında o partinin tüzük ve yönetmeliklerinde yazılı hükümlere aykırı davranıldığından bahisle, ilgili siyasi partinin üyesi olmayan kimseler tarafından itiraz edilemez. Bu tür itirazlarda, itiraz edenin aynı siyasi partiye kayıtlı olduğunu kanıtlayan belge eklenmemiş itiraz dilekçeleri işleme konulmaz.
    Bu itirazlar, seçimin özelliğine göre kanunen seçimi idare ile görevli seçim kurullarına yapılır ve bu kurulun kararına karşı kesin karar vermek yetkisini haiz üst seçim kuruluna da itiraz olunabilir.
    İtirazın yazıyla yapılması ve itiraz dilekçesine itiraza sebep gösterilen belgelerin eklenmesi şarttır.” şeklindedir.
    CHP Tüzüğünün “TBMM Üyeliği İçin Adaylığa Başvurma” başlıklı 59. maddesi; “Adaylık için başvuru tarihleri Parti Meclisince saptanır ve açıklanır. Adaylık başvuruları, Genel Merkezdeki ilgili birime yapılır. Adaylık başvuruları ile ilgili hususlar yönetmelikle belirlenir.”
    Parti Tüzüğünün “TBMM Üyeliği İçin Adaylık Ön Koşulları ve İnceleme” 60. maddesi; “TBMM üyeliğine aday olmak üzere önseçim, aday yoklaması ve merkez yoklaması için başvuranlar açısından Merkez Yönetim Kurulunca ön inceleme yapılır ve Parti Meclisinin onayına sunulur. Adaylık başvurusu yapan parti üyeleri için inceleme, yasal nitelikler açısından yapılır.”
    Parti Tüzüğünün “Aday Belirleme Yönetmeliği” başlıklı 62. maddesi; “TBMM üyeliği ve yerel yönetimler için aday belirlemeye ilişkin hususlar ayrı ayrı yönetmeliklerle düzenlenir” şeklindedir.
    Davalı Partinin Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliğinin “İnceleme” başlıklı 7. maddesi; “Merkez Yönetim Kurulu, aday adaylarının durumunu seçim çevreleri itibariyle ön incelemeye tabi tutar. Tüzüğün 60. maddesine göre yapılan bu inceleme, sonuçları ile Parti Meclisine sunulur.
    Parti Meclisi, başvurma süresinin bitiminden sonra, adaylık için başvuranların yasal durumlarını ve niteliklerini inceler. Parti üyesi olmayanların başvuruları ilgili il ve ilçe yönetim kurullarının görüşleri de alınarak incelenir.
    Parti Meclisi, inceleme sonuçlarını da değerlendirerek, her ilden aday olmaları uygun bulunanları saptar. İstemi reddedilenlere sonuç duyurulur.” şeklindedir.
    Somut olayda uyuşmazlık, davacının milletvekili genel seçimlerinde davalı partiye yaptığı aday adaylığı başvurusunun reddine ilişkin parti Merkez Yönetim Kurulunca verilen kararların iptali ile başvurunun hukuka uygun olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    Parti içi hukuk kavramı, parti üyelerinin hak ve ödevlerinin tespiti, parti örgütünün kuruluşu, parti içi çalışmaları, parti tüzüğünün ve programının hazırlanması, seçimlerde partiyi temsil edecek adayların belirlenmesi, partinin gelir ve giderlerinin hesaplanması ve parti içi disiplin işleri gibi konuları kapsar. Parti içi hukukun asli ve birincil kaynağı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak belirlenen parti tüzükleri ve yönetmelikleridir. 2820 sayılı Kanunda; davaya konu milletvekilliği aday adaylığı başvurusunun reddi kararının iptali konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. 2820 sayılı Kanunda aday belirleme işlem ve yöntemi tamamiyle partilerin tercihine bırakılmış, aday belirleme parti içi bir işlem, süreç ve siyasi partilerin bir iç sorunu olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla aday tespit işlemi, siyasi partilerin iç işleri niteliğini taşımaktadır.
    Somut olayda; CHP Parti Tüzüğü ve Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliğinde, aday adaylığı başvuruları üzerine yapılacak ön inceleme ve incelemenin esasları düzenlenmiş, milletvekili aday adaylığı ile ilgili uyuşmazlıkların çözümü görevi parti içi organlara verilmiştir.
    Konuya ilişkin olarak yukarıda belirtilen 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesini değiştiren ve partilerin ön seçim yapma zorunluluğunu da ortadan kaldırarak partileri milletvekili adaylarını belirleme konusunda serbest bırakan 28/03/1986 tarihli ve 3270 sayılı Kanun’un 9. maddesinin gerekçesinde; “maddenin yeni şekliyle siyasi partilere aday tespitinde kolaylık sağlanmış ve milletçe benimsenecek en iyi adayları belirleme imkanı getirilmek istenmiştir” açıklamasına yer verilmiştir. Böylece 3270 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde aday belirleme işlemleri parti içi bir süreç olarak kabul edilmiş ve partilerin aday belirleme yöntemlerini kendi iç tüzüklerinde öngörecekleri şekilde yapabilecekleri düzenlenmiştir. Böylece, siyasi partiler adayların tespiti konusunda serbest bırakılmışlardır. 3270 sayılı Kanun’un 9. maddesinin Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle açılan davada; Anayasa Mahkemesi, 22/05/1987 tarihli ve 1986/17 esas, 1987/11 karar sayılı kararında; “Siyasi partiler, yasalara uygun biçimde çalışmalarını kendileri düzenlerler. Parti içi çalışmaları ve kararlarının demokrasi ilkelerine aykırı olmaması asıldır. Parti içi bir konu olan aday saptaması da bu sınırı aşamaz. Yasa koyucu, düzenleme yaparken bu hususu gözetmek, partilerin demokratik iç yapıya sahip olmalarını sağlamak zorundadır. Değişik ülkelerde ayrı yöntemlerle yapılan aday saptamasının, ülkemizde parti tüzüklerine bırakılması konuyu iç sorun olmaktan çıkarmamış, tersine partileri bu konuda daha serbest bırakmıştır. Bunun, üyelerin katılımını, yönetimin belli zamanlarda değişimini, demokratik ilkelerin işleyişini engelleyici bir yönü yoktur. Partinin tercihine bırakılarak zorunlu olmaktan çıkarmanın Anayasa ile uyuşmayan bir yönü yoktur. Zorunlu olmaktan çıkarılması, tümüyle dışlanması değildir. Partilerin kendilerine tanınan yetkileri kötüye kullanma olasılıklarının da anayasal denetimle ilgisi bulunmamaktadır. Daha demokratik bir yapı içinde kullanılması düşünülmelidir. Parti, adaylarını, anayasal ilkelere uygun biçimde koyduğu ölçüler çerçevesinde saptamakla yetkilidir. Demokratik ilkelere ters düşmeyen ek koşul ve ölçütler koyabilmelidir.” şeklindeki gerekçeyle de hükmün Anayasa ile uyuşmayan bir yönünün bulunmadığını ifade etmiş ve iptal istemini reddetmiş, milletvekili adaylarını tespit etme işlemini esas itibareyle parti içi bir mesele olarak kabul etmiştir.
    Yine konuya ilişkin olarak 298 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen “Adaylığa İtiraz” başlıklı 125. maddesinin gerekçesinde de; “herhangi bir siyasi partinin listesinde yer alan adayların tespiti sırasında o partinin tüzük ve yönetmeliklerinde yazılı hükümlere aykırı davranıldığından bahisle adaylıklarını koyanlara adaylık şart veya vasıflarını haiz olmamaları sebebiyle itiraz etme yetkisinin münhasıran o partinin üyelerine tanındığı, aday tespiti ve tüzük ve yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının, bir siyasi partinin iç işi olarak kabul edildiği ve buna o partinin üyesi olmayan kimselerin itiraz edememesi kuralı getirildiği” açıklamasına yer verilerek, aday tespit işleminin parti içi bir olgu olduğu hususu vurgulanmıştır.
    Yukarıdaki tüm açıklamalar ve belirtilen yasal düzenlemeler ışığında; davaya konu milletvekili aday adaylığı başvurusunun reddine ilişkin verilen parti Merkez Yönetim Kurulu kararının, parti içi bir karar olduğu ve Kanun"un ve diğer yasal düzenmelerin bu konuda mahkemelere bir görev vermediği ve mahkemelere bu konuda dava açılamayacağı değerlendirilerek mahkemece istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeksizin mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verilidi









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi