1. Hukuk Dairesi 2016/18495 E. , 2020/333 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.01.2020 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu ... numaralı parselin mezarlık vasfında olup davacı cemaat vakfına ait olduğunu, 1936 beyannamesinde de yer aldığını, nam-ı müstear adına kayıtlı iken kadastro tespitinde Hazine adına tescil edilip sonradan davalı Belediyeye devredildiğini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, iddiaların yerinde olmadığını, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu"nun geçici 11. maddesinin koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu ... parsel sayılı taşınmazın 1946 yılında yapılan kadastro tespitinde Hazine adına tespit edildiği ve tespitin 20.05.1947 tarihinde itirazsız kesinleştiği; taşınmazın 14.03.1964′te ″kanunen″ ... Belediyesine devredildiği ve 20.05.1981′de de ″tashih″ suretiyle davalı ... Belediyesi adına tescil edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; 5737 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi:
"Cemaat vakıflarının;
a) 1936 Beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar,
b) 1936 Beyannamesinden sonra cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle halen; Hazine veya Genel Müdürlük ya da vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onsekiz ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescilleri yapılır",
Aynı Kanun′un geçici 11. maddesi:
"Cemaat vakıflarının;
a) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazları,
b) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazları,
c) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren oniki ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilir.
Cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değeri Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenir" hükümlerini içermektedir.
Somut olayda; dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle 1936 beyannamesi içeriği, keşif ve bilirkişi raporlarından, dava konusu taşınmazın davacı Vakfa ait 1936 tarihli beyannamede vakfın hayratı olarak gösterilen mezarlık olmadığı gibi, beyannamede 14 parça halinde sayılan taşınmazlar arasında da yer almadığı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, davacı Vakfın taşınmaz hakkında Vakıflar Meclisine yaptığı tescil başvurusu da 10.01.2013 tarihli karar ile reddedilmiştir.
Diğer taraftan, taşınmazın müslüman mezarlığı olarak kullanılageldiği ve öncesinden beri taşınmazda Cemaate ait bir mezarın da bulunmadığı saptanmıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın davacı Vakıf adına tescil edilebilmesi için aranılan yasal koşuların gerçekleşmediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunduğundan, kabulüyle hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.