7. Ceza Dairesi 2015/640 E. , 2017/5468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Sanık ..."in temyizi üzerine yapılan incelemede;
1- Anayasa Mahkemesi"nin, TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözönünde bulundurularak hüküm oluşturulmasının gerekmesi,
2- Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresinin lehine vekalet ücretine hükmolunması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca,
1- Hükümden TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E. , 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-2-3. madde ve fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi,
2- Hüküm fıkrasında vekalet ücreti verilmesine ilişkin bölümünde yer alan "TAPDK ve Gümrük İdaresine" ibaresinin çıkartılarak "TAPDK"ya" ibaresinin eklenmesi ve diğer kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oyçokluğuyla
II- Sanık ..."un temyizi üzerine yapılan incelemede ise;
İncelemeye konu Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/377 Esas 2013/790 Karar sayılı dosyasına ilişkin suç tarihinin 26.12.2012 ve iddianame düzenleme tarihinin 25/02/2013 olduğu, Dairemizde aynı gün incelenen 2015/20575 Esas sayılı, Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/470, Esas 2014/84 Karar sayılı dosyasına
ilişkin suç tarihinin 31/01/2013 ve iddianame düzenleme tarihinin 17/03/2013 olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın eylemlerinin TCK.nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından sanığa ait dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve incelemeye konu dosya ile birlikte TCK.nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca sair yönü incelenmeksizin BOZULMASINA, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun düzelterek onamaya ilişkin kararın yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... aşamalardaki değişmeyen ve diğer sanık ... tarafından doğrulanan savunmalarında özetle, sanık ..."un yanında muavinlik yaptığını, ..."un İstanbul"a götürülmesi gereken ayakkabı kolisi olduğunu ve hazır olmasını söylediğini, kamyonun yanına vardığında yüklenmiş ve çadırının çekili olduğunu gördüğünü, yola çıktıklarını, yol kontrolünde sigaraların bulunduğunu, sigaralardan haberdar olmadığını söylemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E. , 2006/97 K. Sayılı ilamı ile buna benzer birçok ilamında da ".... Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubio pro reo" kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın
bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır."
Tüm bu anlatılanlar, dosya kapsamı, sanığın aşamalardaki savunmalarında diğer sanık ..."nin yanında muavin olarak çalıştığını, araçta bulunan suça konu sigaralardan haberinin olmadığını söylemesi, savunmasını doğrulayan diğer sanık ..."un beyanları, dosyada başkaca delilin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçtan cezalandırılması için savunmasının aksine somut, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekçesiyle kurulan hükmün bozulması yerine, yerel mahkemenin dosya kapsamına uymayan yetersiz gerekçesine dayalı usul ve yasaya uygun olmayan kararının düzeltilerek onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 22.06.2017