Esas No: 2022/5043
Karar No: 2022/5334
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5043 Esas 2022/5334 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/5043 E. , 2022/5334 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/883 E., 2021/324 K.
SUÇLAR : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Bor 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.03.2021 tarihli ve 2020/883 Esas, 2021/324 Karar sayılı kararının, sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
Temyiz incelemesine konu gerekçeli kararın, kamu davasına katılan sıfatı ile taraf olan ve hükmü temyize hak ve yetkisi bulunan ... adına tebliğe çıkarıldığı ancak söz konusu tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Şöyle ki 7201 sayılı Kanun'un "Vekile ve kanuni mümesile tebligat" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesine göre; "Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır."
Adı geçen katılanın, 25.02.2016 tarihli celsede, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin üçüncü cümlesi kapsamında kendisini temsilen baro tarafından bir avukat görevlendirilmesini talep ettiği, bu talebin yerine getirildiği ve kendisine bir vekil atandığı, bozma öncesi yargılamanın vekilin de katılımı ile yürütüldüğü ve yargılama neticesinde verilen kararın, katılan vekili tarafından da temyiz edildiği belirlenmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılamada ise katılan vekili duruşmadan haberdar edilmediği gibi yargılama neticesinde kurulan hükme ilişkin gerekçeli kararın, vekile değil asile tebliğ edildiği, bu durumun 7201 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olmakla asile yapılan tebliğin usûlsüz olduğu belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler barındıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Türk hukuk sisteminin bir parçasıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) içtihadî değerlendirmeleri ile kapsamı belirlenen AİHS’in “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6 ncı maddesi, bazı zımnî hakları da bünyesinde barındırır. Bu haklar arasında “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” ve “gerekçeli karar hakkı” yer alır. (Fahri Gökçen Taner, Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Çelişme ve Silahların Eşitliği, 2. Baskı, ..., 2021, s.52)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre olağan kanun yolları, yargılama sürecinin bir parçasıdır. (Dallos/Macaristan, B. No: 29082/95, 01.03.2001) Bu nedenle AİHM, AİHS’in 6 ncı maddesi ile öngörülen adil yargılanma hakkının yargılamayı bir bütün olarak kapsadığını kabul eder. (... Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12.06.2003, §§ 46-47; Khamidov/Rusya, B. No: 72118/01, 15.11.2007, § 170)
Ayrıca AİHM, Hadjianastassiou/Yunanistan, B. No. 12945/87, 16.12.1992 kararında, ilgilisinin gerekçeden haberdar edilmemesinin AİHS’in 6 ıncı maddesi kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlâli olduğunu açıkça ifade etmiştir. Söz konusu karara göre; “Gerekçeli karar, dinlendiklerini taraflara göstermek ve böylece kendi taraflarındaki kararın daha istekle kabul edilmesine katkıda bulunmak amacına hizmet eder. ... Gerekçeli karar, bir başvuru sahibinin mevcut herhangi bir temyiz hakkını yararlı bir şekilde kullanmasını sağlamak için önemlidir.” Aynı kararda, gerekçeli kararın taraflara süresinde tebliğ edilmesi zorunluluğu da vurgulanmıştır. Aksi hâlde taraflar kanun yolu mercilerine başvuru konusunda hak kaybı yaşarlar ki bu durum sadece gerekçeli karar hakıkının değil, AİHM tarafından, AİHS’in 6 ncı maddesi kapsamında bulundukları belirlenen “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” gibi hakların da ihlâli anlamına gelir.
Nitekim AİHM, gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi hususunda, gerekçeli karar hakkının yanı sıra özellikle mahkemeye erişim hakkı üzerinde durmuştur. AİHM, her ne kadar AİHS’in 6 ncı maddesi ile mahkemeye erişim hakkı açıkça düzenlenmemiş ise de söz konusu hakkın hukukun temel prensibi olduğunu, mahkemeye erişim hakkı bulunmaksızın adil, alenî bir yargılamadan söz edilemeyeceğini ve adil yargılanma hakkının içerdiği güvencelerden yararlanmanın olanaksız hâle geleceğini vurgular. (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 35) Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil, kanun yollarına etkili bir şekilde başvurma hakkını da içerir. AİHM, mahkemeye etkili erişim hakkını hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukukî belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlâl edildiğine karar verilmektedir. (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34) O hâlde davanın taraflarına gerekçeli kararın usûlüne uygun olarak bildirilmesi suretiyle tarafların, bu gerekçeye göre ayrıntılı itiraz/istinaf/temyiz nedenlerini bildirerek kanun yoluna etkili bir şekilde başvurma haklarının kamu gücüyle ihlâl edilmemesi, herkesin sahip olduğu adil yargılanma hakkına uygun davranılması zorunludur.
Keza Anayasa Mahkemesi de ..., B. No: 2014/15969, 21.06.2017, § 48; Metin Duran, B. No: 2018/33546, 28.01.2021 kararlarında gerekçeli kararın ilgilisine tebliğ edilmemesi nedeniyle mahkemeye etkili erişim hakkının ihlâl edildiğine hükmetmiştir.
Mevcut açıklamalar ışığında, inceleme konusu gerekçeli kararın adı geçen katılan vekiline usûlüne uygun şekilde tebliği ile tebliğ ve tebellüğ evrakının ve hükmü temyiz etmesi durumunda temyiz dilekçesinin dava dosyasına eklenmesi ve bu durumda ileri sürülen yeni temyiz istemleri hakkında ek Tebliğname düzenlenmesinden sonra dava dosyasının, geri gönderilmek kaydıyla, Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle, 20.06.2022 tarihinde karar verildi.