22. Hukuk Dairesi 2016/9192 E. , 2016/11096 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, feragat sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Dosya içeriğine göre, bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin davanın yargılaması sırasında davalı vekili UYAP ortamından gönderdiği 22.09.2015 tarihli ve elektronik imzalı dilekçesi ile davacının davasından feragat etmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir. Davacı vekili ise 16.02.2016 tarihli dilekçesi ile davalı ile haricen anlaşarak alacaklarını tahsil ettiklerini, bu sebeple davadan feragat ettiklerini, davalı vekilinin 22.09.2015 tarihli dilekçesi doğrultusunda lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti taktir edilmemesi gerektiğini beyan etmiştir. Ardından 17.02.2016 tarihli duruşmaya katılan davalı vekili, imzalı beyanı ile davacının feragat beyanına bir diyeceği bulunmadığını ancak vekalet ücreti taleplerinin bulunduğunu açıklamıştır. Mahkemece, feragat sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve davalı yararına vekalet ücreti taktir edilmiştir. Ancak davalı vekilinin, davanın feragat sebebi ile sonlandırılması durumunda yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmeyecekleri yönündeki icabı (öneri) ve davacının 16.02.2016 tarihli dilekçesi ile bu icabı (öneriyi) kabulü ile davanın feragat sebebi sonlandırılması halinde, davalı lehine hükmedilecek yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda taraflar arasında anlaşma (sulh) sağlanmıştır. Davalı vekilinin 22.09.2015 tarihli dilekçesinin duruşma tutanaklarına geçirilmemiş olması ve önerinin mahkeme aracılığı ile yapıldığının davacı tarafından ne zaman öğrenildiğinin açık olmaması; vekil ile takip edilen davalarda müvekkil ile görüşerek karar verme zorunluluğu da değerlendirildiğinde, makul süre içerisinde davacı vekilinin öneriyi kabul beyanında bulunduğu değerlendirilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 313. maddesi gereğince şarta bağlı sulh yapılabileceği gibi; Türk Borçlar Kanunu 10. maddesinde, geri alma açıklamasının diğer tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşması ya da daha sonra ulaşmakla birlikte diğer tarafça öneriden önce öğrenilmiş olması durumunda önerinin yapılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Yani önerici yapmış olduğu öneriyi ancak kabulcünün bunu öğrendiği ana kadar geri alabilecektir. Hal böyle olunca, davalı vekili, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin önerisinden, davacının bunu öğrenmesinden sonra dönemeyecektir. 22.09.2015 tarihli dilekçesinde açıkladığı beyanın irade bozukluğu hallerine dayandığını iddia yada ispat edilmiş de değildir. Anılan sebeplerle hükümde davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmesi hatalıdır. Ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin üçüncü bendin çıkartılmasına, yerine; " Davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına" cümlesinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.04.2016 günü oybirliği ile karar verildi.