8. Ceza Dairesi 2016/4040 E. , 2016/7869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kasıtlı suçtan hükmolunan hapis cezasının kanuni sonucu olan 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değer- lendirilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonu- cunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafiinin, bir sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (ONANMA- SINA), 14.06.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında mağdur...’ın kimlik bilgileri ile kendi fotoğrafını yapıştırdığı sahte nüfus cüzdan talep belgesi ile nüfus müdürlüğünden
aldığı sahte nüfus cüzdanı ile ...’a başvurup çıkarttığı kredi kartını kullanmaktan ibaret eyleminde, sanığın sahte kredi kartı çıkartıp kullanmaktan ibaret eyleminin kül halinde 5237 sayılı TCK.nun 245/3. madde ve fıkrasında düzenlenen tek suçu oluşturması ve bu suçtan cezalandırılarak cezanın kesinleşmesi karşısında, sahte nüfus cüzdanı çıkarttırarak kullanma eyleminden TCK.nun 204/1. maddesinden cezalandırılması gerekçesiyle bozulması yerine TCK.nun 245/2, 43. maddesinden kurulan hükmün onanmasına karar verilmesi yerinde değildir. Şöyle ki;
Dosya kapsamı ve anlatımlardan, sanık ...’ın Nüfus Müdür- lüğü’nden sahte olarak çıkarttığı mağdur... adına kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanı ile ...’tan sahte olarak kredi kartı çıkarttırıp harcama yaptığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 21/1. madde ve fıkrası "Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir." Yine TCK.nun 44. maddesi “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.
5237 sayılı TCK.nun 245/3. madde ve fıkrasında tanımlanan suçun maddi unsuru, sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamaktır. Ancak bu fıkra hükmüne göre cezaya hükmedilebilmesi için fiilin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmaması gerekir. Bu maddedeki suçun oluşması için ilk şart, banka veya kredi kartının sahte olarak üretilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış olmasıdır. Yani sahte kart oluşturmak veya üzerinde sahtecilik yapmak bu suçun seçimlik hareketleridir. Sahte kart oluşturmak, gerçek kart üzerinde yapılanlar dışında sahtecilik fiillerini ifade eder. Üçüncü fıkradaki suçun oluşması için ikinci şart ise, sahte olarak üretilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış kartın kullanılması suretiyle yarar elde edilmiş olmasıdır. Haksız yararın fail ya da başka birisine sağlanmasının önemi yoktur. Her iki halde de suç oluşacaktır.
245. maddenin 3. fıkrasında tanımlanan suçun manevi unsuru ise kasttır yani kasten işlenebilen bir suçtur. Üçüncü fıkra açısından kast, suça konu banka veya kredi kartının sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir kart olduğunu bilmeyi ve bu kartı yarar sağlamak amacıyla kullanmayı istemeyi gerektirir.
Burada geçitli suç sözkonusudur. Çünkü failin sahte olarak üretilmiş bir banka veya kredi kartını kullanarak kendisi veya başkası yararına haksız yarar elde edebilmesi için öncesinde bu kartı üretmesi, satın alması ya da bir şekilde kabul etmesi
gerekir. Bunlar dışında kartın elde edilmesi için kalan tek seçenek kartın bulunmasıdır ki fail bulduğu kartın sahte olduğunu bilemeyeceği için bu kez de kast unsuru gerçekleş- meyeceğinden 3. fıkrada yer alan suçtan cezalandırmak da mümkün olmayacaktır. Dolayı- sıyla 3. fıkradaki suçun işlenebilmesi için failin öncesinde 2. fıkrada yer alan hareket- lerden birisini gerçekleştirmesi gerekecektir. Buna göre de 2. fıkrada yer alan hareketler, 3. fıkradaki suç açısından cezalandırılmayan önceki hareketler olacaktır. (Benzer görüş için; Yrd. Doç. Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, s. 553-554)
Bilindiği üzere, sahtecilik fiillerinin hedefi yine bizzat sahteciliğin kendisi değildir. Hemen her zaman sahteciliğin ötesinde bir amaca ulaşmak için sahtecilik yapılır. Bu nedenle sahte belge oluşturduktan sonra bu sahte belgeyi kullanan kişi, hem sahte belge düzenlemekten hem de sahte belge kullanmaktan dolayı cezalandırılmaz. Burada da aynı şekilde düşünmek uygun olacaktır. Dolayısıyla, sahte kart oluşturan veya kart üzerinde sahtecilik yapan kişi, daha sonra bu kartı kullanarak yarar sağlayacak olursa, sadece TCK.nun 245/3. maddesinde öngörülen suçtan dolayı cezalandırılması gereke- cektir. Nitekim TCK.nun 245/3. maddesinde öngörülen cezanın 245/2. maddesinde öngö- rülen cezadan fazla olması da bu görüşü destekler niteliktedir.
Tüm bu anlatılanlar karşısında;
Sanığın, mağdur...’a ait bilgileri kullanarak Nüfus Müdür- lüğü’nden çıkartmış olduğu nüfus cüzdanının sahte olarak düzenlettirildiği, resmi kurum olan Nüfus Müdürlüğü’ne düzenlettirilmesi nedeniyle de atlatıcılık kabiliyeti olduğu dik- kate alındığında TCK.nun 204/1. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibariyle gerçekleştiği, sanığın sahte kredi kartı çıkartıp kullanmaktan ibaret eyleminin de kül ha- linde 5237 sayılı TCK.nun 245/3. madde ve fıkrasında düzenlenen tek suçu oluşturması ve bu suçtan cezalandırılarak cezanın kesinleşmesi ile TCK.nun 212/1. maddesi hükmü karşısında sanığın sadece TCK.nun 204/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması gerekçesiyle yerel mahkemenin kararının bozulması yerine, sayın çoğunluğun TCK.nun 245/2, 43. maddesinden kurulan hükmün onanmasına dair kararına katılmıyo- rum.14.06.2016