Esas No: 2021/13263
Karar No: 2022/14354
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/13263 Esas 2022/14354 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/13263 E. , 2022/14354 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
1) Dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyizin incelenmesinde:
Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli, 2017/463 Esas ve 2018/20 Karar sayılı ve 23.01.2018 tarihli, 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesiyle yapılan değişiklik ile sanığın tekerrüre esas alınan İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/283 Esas ve 2006/1027 Karar sayılı ilamına konu TCK'nin 157/1. maddesindeki dolandırıcılık suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesine göre uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmakla, bu suç yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra söz konusu ilam veya diğer adli sicil kayıtlarının esas alınarak TCK'nin 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu ve 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
2) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyizin incelenmesinde:
1) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.12.1992 tarihli ve 1/5 ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.1998 tarihli ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. 6102 sayılı Kanun'un 776. maddesi uyarınca çek metninde bulunması gerekli zorunlu unsurlardan olan "keşide yeri" bulunmaması halinde senedin özel belge niteliğinde olacağı, suça konu çek aslı üzerinde Mahkeme heyeti tarafından, dosya içerisinde bulunan çek fotokopisi üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde çekin keşide yerinin belirtilmediği bu nedenle çek vasfında bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın eyleminin TCK'nin 207. maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
2) Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.