23. Hukuk Dairesi 2019/1188 E. , 2020/2400 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen 2013/548 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2014/123 Esas sayılı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı .... Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, dava dışı işçi tarafından müvekkili aleyhine açılan iş davası sonucunda verilen kararın icraya konulması üzerine icra dosyalarına müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, yapılan ödemelerden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek, ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmelere göre davalıların sorumluluğunun olduğu, asıl dava yönünden davalı son işverenin işçinin hiçbir teşeron bünyesinde çalışılmadığı dönem hariç ödenen tüm bedelden sorumlu olduğu, birleşen .....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/548 E. Sayılı dosyasında davalı işverenlerin ise sadece kıdem tazminatı ve faizinden, mahkeme ve icra maraflarından işçiyi çalıştırdıkları dönem itibariyle sorumlu oldukları, ...Sayılı dosyasına konu icra dosyasına yapılan ödemenin ise bozmadan önceki iş davası kararının takibe konulduğunda ödendiği ve mükerere olarak takibe konulan avukatlık ücretinin davacı tarafça tekrar ödediği, bu mükerrer ödemeyi davalılardan talep edemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen ayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen ........ Mahkemesinin 2014/123 E. Sayılı davanının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı .... Şti. vekilleri temyiz etmiştir.
1-5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 Sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’a eklenen ek-madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890,00TL’dir. Asıl dava dilekçesinde 21.810,51 TL davalıdan tahsili istenilmiş olup, mahkemece davanın temyiz eden davacı yönünden 20.201,98 TL‘lik tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, yukarıda anılan madde hükmüne göre reddedilen kısım yönünden temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. .... kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
2-Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı son yüklenicini işçinin hiçbir teşeron bünyesinde çalışılmadığı dönem hariç ödenen tüm bedelden sorumlu olduğu benimsenerek verilen karar hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.