Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2246
Karar No: 2020/6313
Karar Tarihi: 27.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2246 Esas 2020/6313 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2246 E.  ,  2020/6313 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı ... arasında 29/12/2011 tarihinde yapılan satış sözleşmesi ile müvekkiline ait dava konusu taşınmazın davalı ..."e devredildiğini, yapılan satış karşılığında davalıdan 3 adet çek alındığını, bu çeklerin karşılıksız çıkması nedeni ile icra takibi başlatıldığını, davalının herhangi bir mal varlığının olmadığını, ancak davalıya müvekkili tarafından satılan ve dava konusu olan gayrimenkulün mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ..."e devredildiğini belirterek davalılar arasındaki satım işleminin İİK.nun 277, 278, 280.madde hükümleri gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ..., müvekkilinin diğer davalı ile hiçbir yakınlığının olmadığını, ticari ilişkisinin olmayıp, ..."in mali durum ve ilişkilerini bilebilecek bir durumunun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ..., ... bölgesinde gayrimenkul yatırımı yapan bir iş adamı olduğunu, dava konusu gayrimenkulü diğer dahili davalı ..."tan satın
    aldığını, bu durumun tapu kayıtları ile de sabit olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davalı borçlu ve taşınmazı devrettiği diğer davalılarla bir yakınlığı akrabalık ya da iş ilişkisi bulunduğu borçlunun, ekonomik durumunu ve alacaklıdan mal kaçırma kastı bulunduğunu bilecek durumda olduklarına dair delil elde edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde
    bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK’nin 280/son fıkrasına göre ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir hükmü gereğince ticari işletme devri yönünden tasarrufun değerlendirilmesi gerekir.
    Somut olayda, dava konusu gayrimenkul benzin ve servis istasyonu niteliğinde olup, taşınmaz davalı borçlu ... tarafından 29/02/2012 tarihinde davalı 3.kişi ...’e, ... tarafından 27/04/2012 tarihinde davalı 4.kişi ...’a, ... tarafından 25/07/2012 tarihinde ...’e devredilmiş olup, söz konusu tasarrufun; İİK’nın 280/son maddesi gereğince, ticari işletme devri mahiyetinde olup olmadığı tartışılmaksızın ve yine 26/04/2012 tarihinde dava konusu benzin istasyonunun işletme hakkının da davalı ...’a devredildiği, davalı borçlunun ... Metal İnş. Mad. Petr. Oto ve Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti.; davalı ...’in ise ... ... Çelik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adıyla şirketlerinin bulunduğu anlaşılmış olup, mahkemece davalıların aynı işkoluna dahil başkaca şirketlerinin bulunup bulunmadığı, var ise bu şirketler arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre davalıların borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı değerlendirilmeksizin mahkemece yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi