8. Hukuk Dairesi 2012/10166 E. , 2013/235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ile ... aralarındaki mülkiyetin tespiti davasının reddine dair...(Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 28.02.2012 gün ve 80/22 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.01.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı geldi ve karşı taraftan davalı ... vekili Avukat... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, dava konusu 1083 parselin....Noterliği"nin 31 Aralık 2010 tarihinde tanzim ve tercüme edilen 1331 tarihli... yevmiye numaralı Badi-i feragat senedi (rıza-i taksim senedi) ile davacının dedesinin satın aldığını, ondan babasına, babasından da davacıya geçtiğini, dava konusu taşınmazın taksim sözleşmesi kapsamında kaldığını, evveliyatından beri davacının nizasız ve fasılasız zilyet ve tasarrufu altında bulunduğunu, davacının 1083 numaralı taşınmaz üzerindeki kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğinin ve mülkiyet haklarının sabit olduğunu, öncesinde taşınmazın tapulama hakimliğinin 1972/4 Esas sayılı dosyasında 1.sınıf arazi niteliğinde olduğunun belirlendiğini,... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1999/68 Esas sayılı dosyasına da davacının müdahil olarak katıldığını, davada dava sebebi olarak tapu kaydına dayandığını, daha sonra dava sebebini zilyetlik olarak değiştirdiğini, ancak Mahkemece bu talebe yönelik herhangi bir karar ve aleyhe beyanın bulunmadığını, bu hususun müvekkilinin talebinin kabul edildiği anlamına geldiğini, Mahkemece 26.09.2000 tarihli duruşmada müvekkilinin talebinin reddine karar verildiğini, verilen kararın yerinde olmadığını, dava konusu yerin.. Tapulama Mahkemesi"nin 1972/4 Esas sayılı dosyası ile tapulama dışı bırakılmasına karar verildiğini, yine... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1992/58 Esas ve 1997/156 Esas sayılı dava dosyalarında müdahil davacının zilyetlik talebinin bulunmamasından dolayı red kararı verildiğini, gerek taşınmazın su altında kalmadan öncesinde yapılan keşiflerde, gerekse müvekkili davacının katıldığı davada yapılan keşiflerde dinlenen Yerel Bilirkişilerin müvekkili davacının zilyetliği ve taşınmazın tümü hakkında nitelikleri ve tasarruf durumu ile
ilgili beyanlarının bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazda mülkiyet ve zilyetlik hakkının bulunmasına rağmen kendisi dışında diğer müdahil davacı ve davacılara yönelik verilen tespit kararlarını bulunduğunu, müvekkili yönünden de tespit ve tescile yönelik kararın verilmesi gerektiğini açıklayarak davaya konu taşınmazın zilyetlik ve mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kesin hüküm bulunduğunu, dava konusu yerle ilgili... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1999/68 Esas 2000/87 Karar sayılı ilamında mülkiyetin tespitinin yapılarak Yargıtay onaması sonunda kesinleştiğini, bu davada davacının müdahil olarak yer aldığını, iddialarını ispatlayamadığı için davasının reddedildiğini, aynı parselle ilgili davacının... Asliye Hukuk Mahkemesi 1999/73 Esas dosyasında tekrar mülkiyetin tespiti davası açtığını ve bu dava sonucu verilen 05.06.2007 tarih ve 2007/69 Karar sayılı ilamı ile davasının reddedildiğini, kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, dava konusu parselin maliklerinin belli olduğunu, davacının aynı yerle ilgili aynı davayı üçüncü defa açtığını, açılan bütün davalarda davacının taraf olup taleplerinin ve davasının reddedildiğini, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin daha önce tespit edildiğini ve kararların da kesinleştiğini, davacının amacının baraj altında kalan yerlerden tazminat kazanmak olduğunu, Karakaya Barajı"nda 1986 yılında su tutulmaya başlandığını ve dava konusu parselin sular altında kaldığını, dava konusu yerle ilgili ... adına kayıtlı olan yerlerin kamulaştırıldığını ve bedellerin hak sahiplerine ödendiğini, davacının davada dayandığı belgelerin hukuki geçerliğinin olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu yapılan.... Köyü 1083 parsel tarla vasfı ve 732200 m2 miktarı ile 14.9.1960 tarihinde yapılan tapulama tesbitinde 8.6.1959 tarih 17 sıra numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle ... adına tesbit edilmiş, tapulama tesbitinde ayrıca 1938 tarih 194 ve 195 tahrir numaralı vergi kayıtlarından da bahsedilmiştir. Tesbitin iptali için bir kısım gerçek kişiler tarafından açılan dava sonunda, yargılama devam ederken taşınmazın 1986 yılında baraj göl suları altında kalması sebebiyle... Tapulama Mahkemesi"nin 25.11.1986 tarih 1972/4 Esas 1986/553 Karar sayılı ilamı ile MK’nun 641 ve Tapulama Kanunu"nun 2.maddesine göre tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Mahkeme kararı ile tapulama dışı bırakılan taşınmazla ilgili gerçek kişiler tarafından mülkiyetin tesbitine ilişkin davalar açılarak sonuçlandırılmıştır.
Mahkemece,... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 26.9.2000 tarih 1999/68 Esas 2000/87 Karar ve yine aynı Mahkemenin 5.6.2007 tarih 1999/73 Esas 2007/69 Karar sayılı dosyalarının davacının açtığı dava bakımından kesin hüküm teşkil ettikleri gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Dosya arasında bulunan dosyalar ve tüm belgelerin incelenmesinden, davacısı ..., davalıları ... ve... Köyü Tüzel Kişiliği, dahili davalıları ise ... ..(Ilkım) ve müşterekleri olan, 20.7.1999 tarihinde... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1999/73 Esas numarasında açılan dava dosyasında mülkiyetin tesbitinin istendiği, Mahkemenin 5.6.2007 tarih 2007/69 Karar sayılı ilamı ile davanın reddedildiği ve red kararının Dairenin 18.3.2008 tarih 2008/1175 Esas 2008/1441 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve davacının karar düzeltme isteğinin de 14.7.2008 tarih 2008/3543 Esas 2008/3920 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verilerek 14.7.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kesinleşen bu dosya ile temyize konu davanın dava sebebi ve tarafları aynı ise de dava
konusu aynı değildir. Kesinleşen dosyada mülkiyet tesbiti istenen taşınmaz, 1083 parsel değil 1083 parselin doğusunda kalan ve Teknik Bilirkişinin 5.6.2002 tarihli krokisinde A harfi ile 257.000 m2 olarak belirlenen tapulama dışı bırakılan taşınmazdır. Temyize konu davada dava konusu taşınmaz ise baraj göl suları altında kalmış olan 1083 parseldir. Her iki dava dosyasındaki dava konuları farklı olduğuna göre, Mahkemenin bu dosyanın kesin hüküm teşkil ettiğini kabul etmiş olması doğru olmamıştır.
Ancak, davacıları... oğlu... ve mirasçıları ile bir takım gerçek kişiler tarafından ... ve... Genel Müdürlüğü aleyhine mülkiyetin tesbiti istemi ile 1987 yılında... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"ne açılan ve adli teşkilat kurulması nedeni ile yetkisizlikle... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1992/58 Esasına kaydedilen dava dosyasında 15.1.1988 tarihli dilekçesi ile ... müdahale talebinde bulunmuştur. Müdahale dilekçesinde Eylül 1289 tarih 47 sıra numaralı tapu kaydı ve mirasçılık belgesinden söz ederek varisleri tarafından saf dışı bırakıldığını ileri süren..., 15.2.2000 tarihli dilekçesinde müdahil olarak tapu kaydı ibraz etmiş olmasının zilyetliğe engel teşkil etmeyeceğini, dinlenen Tanık ve Bilirkişilerin zilyetliği ifade ettiklerini, davacıların 194 ve 195 tahrir nolu vergi kayıtları dışında kendi dayandığı tapu kaydı dikkate alınmasa dahi zilyetlik şartları oluştuğundan asgari 100 dönümden mülkiyet ve zilyetliğin aidiyetine karar verilmesi gerektiğini iddia etmiştir.... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 4.11.1997 tarih 1992/58 Esas 1997/158 Karar sayılı ilamı ile müdahil bakımından, müdahilin dayandığı tapu kaydının gerek hudutları gerek mevkii itibarıyla uymadığı kabul edilerek müdahil ve murislerinin dava konusu yerde zilyetliğinin bulunmadığı, diğer davacılar ile de miras ilişkisini kanıtlayamadığı gerekçesi ile talebi reddedilmiştir. Bu karar müdahil ... tarafından da temyiz edilmiş, Yüksek Yargıtay 1.Hukuk Dairesi"nin 16.12.1999 tarih 1999/1200 Esas 1999/1285 Karar sayılı ilamı ile gerek tapu kayıtlarının gerek vergi miktar fazlası bakımından zilyetlik iddialarının kanıtlanamadığı, bu genişlikte bir taşınmazın tamamının o zamanın teknik imkanları ile sürülüp ekilemeyeceği, 194 ve 195 tahrir vergi kayıtları bakımından 1938 yazım tarihinden 1960 tesbit tarihine kadar vergi maliklerinin zilyetliklerinin ispatlandığı açıklanarak vergi miktarları dikkate alınarak vergi kayıt malikleri veya mirasçıları adına mülkiyetin tesbitine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozma sevk edilmiştir. Müdahilin karar düzeltme isteği de aynı Dairenin 10.6.1999 tarih 1999/6407 Esas 1999/6251 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bozma ilamına uyan Mahkeme tarafından... Asliye Hukuk Mahkeme"sinin 26.9.2000 tarih 1999/68 Esas 2000/87 Karar sayılı ilamı ile vergi kayıtlarının maliklerinin mirasçıları lehine vergi miktarları kadar mülkiyetin tesbitine karar verilirken müdahil... yönünden yine zilyedliğinin bulunmadığı ve diğer davacılarla da miras ilişkisini kanıtlayamadığı gerekçesi ile talebinin reddine karar verilmiştir. Bu red kararını müdahil... temyiz etmiş, kök murisinden itibaren zilyetliğinin ispatlandığını iddia etmiş, Yüksek Yargıtay 1.Hukuk Dairesi"nin 27.12.2001 tarih 2001/12598 Esas 2001/14182 Karar sayılı ilamı ile karar onanmıştır. Karar düzeltme isteklerinin de aynı Dairenin 20.5.2002 tarih 2002/5479 Esas 2002/6439 sayılı kararı ile reddi sonunda hüküm 20.5.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen bu dosyada gerek tapu kaydı gerek zilyedliğe dayanıldığında bir tereddüt yoktur.
Eldeki dosyada davacı ..., ... 1.Noterliği"nin 31 Aralık 2010 tarihinde tanzim ve tercüme edilen 1331 tarihli ... yevmiye numaralı Badi-i feragat senedine (rıza-i taksim senedi) dayandığına göre taksim senedi ile başlayan eklemeli zilyetliğe dayandığının kabulü gerekir. Bu husus temyiz dilekçesinde de davacı üstün zilyetliğinin olduğunu, gerek mülkiyet gerek zilyetlik hakkının bulunduğu açıklanarak desteklenmektedir. Bu durumda gerek kesinleşen... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 26.9.2000 tarih 1999/68 Esas 2000/87 Karar sayılı dosyasında gerekse eldeki temyize konu dosyada davaların tarafları, konuları ile dava sebeplerinin (zilyetlik) aynı olduğu anlaşıldığına göre HMK"nun 303.(HUMK.237) maddesinde yazılı kesin hükmün koşulları oluşmuştur. Mahkemece bu dava dosyası bakımından davanın kesin hükümden reddine karar verilmiş olmasında, bir isabetsizlik, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine3, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 990,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan ..."ye verilmesine
ve aşağıda dökümü yazılı 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,15 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.